Tenere ve Transalp Yollarda (Karadeniz-Gürcü-Doğu) Bitti

erdem_35 · Tecrübeli Üye Kayıt: May 10, 2012 Mesajlar: 226 Nerden: izmir **OFFLINE**

Selam arkadaşlar Kapadokya gezisinden sonra yeni rota planlarına başlamıştık. Yıllık izin ve diğer izinleri alıp solo olarak 8 ağustos 2013 sabahı İzmir'den her zamanki yol arkadaşlarım Transalp Barışkan ve Ali abimiz ile çıkmayı düşündüğümüz gezi planımız.

Bu yerlere sürüş yapan yada ikamet eden dostlarımızın tavsiyelerini de notlarımıza eklemek isteriz.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Selam arkadaşlar geziyi tamamladık. Endurocu.com paylaşımlarında bir durgunluk yaşandığı dikkatimizi çekiyor. Site yönetimi bunun farkındadır diye düşünüyorum ve nacizane fikrimi söyleyerek yanlış anlaşılmalara mahal vermek istemiyorum.

Gezi ve rapor bu sitede tanıştığım dostlarıma gelsin. Görüşmek üzere

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Selam arkadaşlar, İzmir ekibi olarak 2013 Ağustos ayı içerisinde ( Torun Tenere bendeniz Erdem, Dede Tenere Ali Abimiz, Transalp Barışkan ) gerçekleştirdiğimiz ve İzmir'den hareketle 15 gün 5500 km sürüş ile yaparak sonlardırdığımız Karadeniz,Gürcistan,Doğu gezisini sorunsuz kazasız belasız tamamlamış bulunuyoruz.

Yolculukta tenereyi her şartta deneme fırsatı yakaladım. Tüm ayrıntıları aktaracağım. Gezimizde biz biraz toprak yolumuz fazla olsun diye neredeyse karadeniz bölgesinde sürekli toprakta ve yüksek rakımlı yaylalarda sürüş yaparak geçirdik. Umarım keyif alırsınız. Sunuma gezinin en beğendiğim fotosu ile başlıyorum .

Ağrı dağı eteğinde Tenerem ;

Gezinin ana hatları

1.gün bir heves sabah buluşup İzmir - Ankara arası 600 km'yi caddeden sürerek katettik. Çünkü izin süreleri kısıtlı rotamız uzun. Cadde sürüşleri bana toprak kadar heyecan verici gelmiyor bundan dolayı bu kısımları hızlı geçmeyi yeğliyorum. Ankara'da Osman abimiz bizi misafir etti. Ve çok güzel ağırlandık her şey için bir kez daha yürekten teşekkürler.

2.gün Ankara'dan Osman abimizin çiftliğinden çıkıp Alacahöyük , Amasya , Samsun , Ünye uygulama oteline (http://goo.gl/maps/EoHGP) ulaşmaktı. Çünkü bizim için gezi bundan sonra başlıyordu. Sümala manastırı ayrımından toprağa girip yayla yollarına geçmekti asıl amacımız. Bayrama denk geldiği için yolların kalabalık olacağını düşünerek sabah erken saatte yola çıkmış Amasya'da öğlen yemeği molası vermeyi planlamıştık ve nitekim öylede oldu. Tabi biraz Amasya'da fazla vakit geçirince gece saat 21-00 da Ünye'ye girebilmiştik. Birde üstüne benim google maps'e yanlış bakmamdan ötürü uygulama otelini sahilde beklerken tam karşı dağın etiğinde bulduk. Gerçi manzarası, hizmeti ve fiyatları çok güzeldi. Uzun bir sürüş yapmıştık ve biran önce dinlenmek istiyorduk. kişi başı kahvaltı dahil 30 tl ( kredi kartı geçmiyor bilginiz olsun )

Yol boyunca öyle güzel tarlalardan büyük arazilerden geçiyorduk ki bir ara arkamızda Transalp'i göremeyince geri döndük ve Barışkan dayanamayıp kendisini çayırlık araziye atmışken bulduk. Buda o fotolardan biri Smile

Gezinin ilerleyen günlerinde kendisine ait çok güzel bir video bulunuyor.

3. gün Ünye - Fatsa - Ordu - Giresun yani sahil boyunca sürüş yapıp Tirebolu ayrımından Torul Zigana geçidi üzerinden Sümela'ya varmak ve geceyi Dilaver yaylasından bulunan Çakır gölünde(http://goo.gl/maps/mOIpz) kamp kurarak geçirmekti.
Uygulama otelinde güzel bir kahvaltı yaptık hatta yanımıza bolca ( abartmıyorum 50 adet ) sigara böreği yolluk isteyip almıştık. Seferiyiz ya kırmadılar sağolsunlar. Sabah hazırlanmanın ardından yola çıkacaktık ve biran biz böyle 15 gün daha hazırlanıyor olma düşüncesi geldi aklımıza. Ufak tefek aksaklıklarımızı sabah erkenden hallettik. Strap, vida gevşeme ve tenere sürekli oynayan gps montaj bağlantısı. İzmir'e dönünce buna güzel birşey yapmak farz oldu.

Gece karanlığında bulduğumuz Ünye uygulama oteli

Karadeniz tünelleri başlamıştı.

Buda Sümela manastır yoluna girmeden önceki son fotomuz. Uygulama oteli sigara börekleri çok güzel gitti. Buradan benzin ve kamp alışverişi yapıp yaylaya çıkıyoruz.

Bayram dolayısı ile sümela çıkışı tahmin edemeyeceğiniz kadar kalabalık bir o kadar sıkışık ara yol trafiği. Yükümüz var montlar vs derken motorla bile arabaların aralarından zor geçiyoruz burnundan soluyor herkes. Biran önce yaylaya çıkmak istiyoruz üşümek istiyoruz. Ve 1 saat sürdü sümela manastır yolu ve sonra toprağa tekerleği çevirdik ne sıkışık trafik nede bunaltıcı sıcak , hepsi birden yok oldu. Tabi buraya gelinceye kadarda eğlendiğimiz için biran önce çakır gölüne varıp kamp atmak istiyoruz. Yayla yollarında ilerledikçe sıcaklık düşüyor kendimize gelmeye başlıyoruz. Karadeniz yayla manzaraları bir harika

Dilaver yaylası dinlenme tesislerinden etleri alıp Çakır gölüne tırmanışa geçiyoruz. İnekler her yerde

Ve bozuk yollarda MAN KAMYON düşer. Yorgunluk ve bir süre sonra ağırlaşan motorlar. Allahtan Barışkan'da ve Transalp'te bir sorun yok. Yoksa başlayamayan macera o an biter.

Hava kararmadan hızlıca çadırları kurmaya başlıyoruz. En son yediğimiz sigara böreklerinden sonra karnımız acıkmış. Ocakları kurup başlıyorum etleri yapmaya.

Barışkan'nın da görevi su doldurmak Smile

Biz orda kamp ve yemekle uğraşırken adam foto işine girmiş. Güzel bir kaç hatıra resmi

Bugün bi hayli yorulmuştuk güzel et kavurmanın ve çayın ardından herkes sızmış kalmış sadece bir ara gece 02'de silah seslerine uyandık o silahlar sabah 5'e kadar sürdü sanırım. Burada herkes silah sıkmayı seviyor birde üstüne bayram olunda kovanlar fişekler havada uçuşuyordu.

Sabah erken kalkıp santa, dumlu soğanlı geçidi ve ardından uzungöl'e gitmekti hedifimiz. Çadırların toplanması bitince dilaver yayla tesislerinde güzel bir kahvaltının ardından yola çıkıyoruz.

Bir ara yollar karışmaya başladı iyiki sadece gps'e güvenmeyerek maps'te bulunan fotolara ait yayla isimlerini notlarıma almışım.

Bize kapılarını açan şuan isimlerini hatırlayamadığımız karadenizli dostlara birkez daha teşekkürler. Çok güzel öğlen yemeği yedirip çay içmeden göndermediler.

Ve uzungöl görünmeye başladı.

Bayram dolayısı ile çok kalabalık uzungölde yer bulmakta bi hayli zorlanmıştık. Fakat son anda bulduğumuz bungalowlar bizi pek mesut etmişti. O gün güzel bir toprak sürüşü yapıp kontağı uzungölde kapatmıştık.

Sabah erken kalkıp Uzungölü arkamızda bırakmış İkizdere, İspir yoluna koyulmuştuk. Hedefimiz moryayla üzerinden Kaçkar dağlarının zirvesi olan 7 göller'e ulaşmak.

Hava serin, sisli Ovit geçidine doğru sürüyoruz.

Ve sonunda ufacık tabelamızı görüyoruz. Moryayla 'ya gider. (http://goo.gl/maps/wNMhK) Bu yol çok zevki bir yoldu bizim için, zemin biraz kaygan taşlardan oluşuyor moryayla köyünden hemen sonra 7 göllere tırmanışa geçiyoruz.

Kaçkar zirveye az kala karbüratörlü olan transalp hafif oksiyen yetersizliğinden teklemeye başlıyor, fakat ayarlarını düzeltip tırmanışa devam ediyoruz. Hava kapattı saat 17:00 ama gece gibi olmaya başladı birden. Yolun bitmesine az kala yağmur damlalarını atmaya başladı. Bir yandan şimşekler fakat o an zirveye ulaşmanın sevincini yaşıyorduk.

Zirveye ulaşır ulaşmaz çadır kurmaya karar veriyoruz fakat bir yandan yağmur damlalarını bırakıyor. Zemin çadır kurmaya pek müsait değil delici ufak ufak taşlarla dolu, 3 çadırın zeminini deleceğine ve aniden yağmurun yağma durumu olduğu için 3 çadır yerine tek çadır kuruyoruz. En azından 1 çadırımızı zaiyat vermeye razıyız. Burası inanılmaz rüzgar yapan bir yer bir ara çadırla beraber aşağıda bulunan göllere uçacağımızı bile düşündük. 1 saat sonra gök yüzü açıldı. Fırsat bu fırsat diyip hemen aşağıya göllerin oraya indik. Biraz çevre turu, keşif, su doldurma derken buraya geliyor ve konaklıyor olmanın keyfini yaşıyorduk. Gecesi ayrı sabahı ayrı bir güzel. Gece birkaç gurup aşağıya kamp kurmaya gitti. Kimisi ise yanımıza kurdu çadırını. Büyük bir ateş yakıp hem ısındık hem yemeğimizi pişirdik.

Aşağıya iniş gözüktüğü gibi kolay değil özellikle 3500 metre rakımda. Hafta sonu dolayısı ile köy sakinleri kendi yükünü ve silahlarını alıp göllerin oraya kampa iniyorlardı.

Gece o kadar geç yatmamıza rağmen sabah erken saatte kalkmış manzaranın ve çayın keyfini çıkartıyorduk. Bulutların üzerinde olmak çok güzel.

Yol bizi bekliyor , son foto ve çıkmaya hazırlanıyoruz.

Sabah erken kalktık yolumuz Artvin, Borçka Karagöl. Fakat Yusufeline gelinceye kadar çok yorulduk. Yusufeline kadar her yerde yol çalışması var. Yeni asfalt atılacak fakat yaklaşık 10 cm kadar kaygan çakıl dökülü tüm yol boyunca bize zor anlar yaşattı. Bir süre sonda alışıyor insan ama anlık hatalar telafisi zor durumlara sokabilirdi.

Bir ara Ali abinin tenereye bişeyler oldu ama 5 dk içinde düzelti meger inişte ali abi fazla arka balataya yüklenmiş ..

Çoruh nehri sonuna çok büyük bir set barajı yapım çalışması vardı. Sonradan edindiğimiz bilgi Deriner Barajı 249 m yüksekliği ile dünyanın sayılı set barajları içine giriyor.

Borçka'ya gidenler bilir bilmeyenler için bir kez daha aktarayım. Yukarıda Karagöl'ün çevresinde herhangi bir tesis bulunmuyor. Bu yüzden Karagöl'e çıkma ve orada kamp yapma niyeti olanlar için çıkmadan önce herşeyi yanınıza almanızı öneririm. Yoksa 25 km geri dönmek zorunda kalırsınız. Yol ilerledikçe hava kapanmaya başladı. Ne zaman Karagöl yoluna girdik yağmur bir anda indirdi. Yavaş yavaş yaklaşıyorduk Karagöl'e. saat 17.00 olmasına rağmen karanlık basmıştı. Biran önce kendimize kamp yeri yada tesis aramaya başladık. Fakat arayışlarımız boşa çıktı. Kamp kuralım düşüncesi yağmurun şiddetini arttırması ile aklımızdan gitti. Dün gecede 7 göllerde kamp yapmıştık 2 gündür çok terlemiştik. Çok hoş koktuğumuz söylenemez.

Orman işletme tesisi çalışanları ile sohbet ederken gözümüze şantiye çadırı takıldı. Kendileri bizi kırmadılar boş olan çadırda kalabileceğimizi söylediler. Hatta sobayı yakıp üzerine birde duş alabileceğimizi söylediklerinde bizden mutlusu yoktu. Biraz odun ayarladık pis temiz demeden yatakların üzerine matları serip uyku tulumlarında uyumaya karar vermiştik. En azından kuru sıcak bir ortamdı. Hassaslık durumu yüksek olan Ali abimiz kesin pireleniriz diyordu ama dediği gibi birşey olmadı. Smile

Barış ve Ali abinin arkasında duran şantiye çadırı konakladığımız mekandı.

Çayları toplama çalışmaları

Çevrede yapı olmadığı için konteynır vari bir yerde duş almayı düşünürken tarif sonucu karşıma ay ışığı altında bu duş yeri çıktı Smile

Burayı gezinin en güzel duş yeri seçtik. Işıksız çok doğal. Şantiye çadırına yaklaşık 50 metre uzakta. Gece o karanlık yolda kafa feneri yürüyüp bu mekanda duş almak biraz ürpertici ama çok keyifliydi.Bulduğumuza şükür eder olduk.

Ertesi sabah yağmur dinmiş ama heryer sislerin içindeydi. Biraz göl çevresini gezdik. Sobamızı yakıp güzel bir kahvaltı ardından motorları ve kendimizi hazırlayıp Sarp sınır kapısına doğru yola çıkmıştık.

Borçka karagölden Sarp sınır kapısına gelmemiz çok sürmedi. Bayramın bitmiş olması sınırdaki kalabalığa yakalanmadan geçiş yapmamızı sağladı. Bundan sonrası için rotamız; Batum - Kobuleti - Lanchkhuti - Kutaisi - Gori - Tbilisi - Borjomi - Akhaltsikhe - Vale - Türkgözü

Batum'da spontane yer ayarlamaya karar verdik biraz gezdik shareton otelinin hemen arka sokağı Madam Nazi Guest house Smile

Yerlerin fiyatlarını saolsun gece hayatı için buraya gelen Türk dostlarımız baya bir uçurmuşlar. Normalde 50 lari olan konaklama yerleri biz Türklerin sürekli gelip para harcayıp kumar ve gece hayatı yaşadıktan sonra 100 lariye çıkar olmuş. İşin akiliği daha önce yer ayarlamadığımız için yer bulma konusunda da sıkıntı çektik. Guest housların birinde kalıcaz. Yakında kendi evini yıktırıp yüksek binaların yapılacağını söyleyen ev sahibemiz bizi çok iyi ağırladı. Türk kahvesi bile yaptı Smile

Madam Nazi evin arka bahçesine motorsikletlerimizi koyabileceğimizi söyledi. Önce cadde çok nezih ama arkası çok enteresan. Hırsılık konuları tedirğin etti beni. Çünkü 3-5 sokak arkada demir makası ile araba parçalayan adamları görmüştük Smile

Ön cadde Shareton arka sokaklar tenha. Birşey olmayacağını kendisinin kefil olduğunu söyledi. Bizde hem motorları hem kıyafetleri bir güzel serdik ve nitekim sabaha herşey yerli yerindeydi. Akşam biraz denize girdik , güzel bir yemek dinlenme ve ertesi gün yapılacak yola dair planları yapıp yattık.

Link

Biz her zamanki gibi 8 de kalktık güzel bir kahvaltı yaparız edası ile ama burada mekanlar genelde geç açıldığını sonradan fark ettik. Kobuleti tarafından otogar gibi bir yerde teyzeler Haçapuri yapıyorlardı hemen daldık çok güzeldi. Yanında birde armut suyu idare etti.

Yola devam, ilğinç sokaklarda sürüş yaptık herkes bize bakıyor. Biraz rahatsız olduk , Gürcistan ekonomisi kötü ama ne hikmetse Lari bizim paramızdan yüksek. Gürcistanın içlerine ilerledikçe ekonomik seviye düşüyor insan tipleri değişiyor sokaklarda kavgalar , köylerde sürüler halinde gezen köpekler. Gün boyu sürüş yaptık güzel yerlerde durduk dinlendik mola verdik yola devam ettik. Ekipçe plana günü gününe uyuyorduk. Akşamı Tbliste bir otelde geçirdik. Kazbeğine gitmedik bu sene uzun bir rotamız daha var. Dönüş o güzergah üzerinden olduğu için Kazbeğini erteleme kararı verdik. Yıllık izinler azalmış, bizim ise yolumuz daha uzundu.

Tblisi kendine has bir şehir ama ben bir türlü orayıda çok sevemedim. Gürcistan da en sevdiğim konular ; benzin 2,2 lari , Tbilisi taksi her yere 5 lari , Batum akşam sahilde yürümek güzel. Birde şuan adını hatırlayamadığım bir kaç Gürcü köyü ..

Sokaklardaki borular doğal gaz boruları. Bizde gömülü olan borular burada dışarıda. Kurulum maliyeti daha düşük olduğu için köylerde bile doğal gaz hakim.

Ertesi gün Türkgözü sınır kapısına doğru sürüşe geçmiştik , en son Vale'yi geçtikten sonra depolarımızı son defa ucuz benzin ile fulleyip yolumuzu Kars'a çevirmiştik. Gece Kars öğretmen evinde konaklamayı düşünüyoruz.

ARtık dönüş yoluna geçmiştik. Bundan sonra 3-4 günde İzmir'e dönmekti amacımız. Fakat yol üzerinde planlı yerlerde konaklayarak geziyi sonlandırmak istiyorduk.

Türkgözü sınır kapısından Türkiye'ye girdikten sonra Posof, Ardahan, Kars'tı rota.Yolu hızlı geçmek istedik Kars öğretmen evine yerleştik.

Sabah erken kalkıp Ermenistan sınırında bulunan Ani Harabelerine doğru yola çıktık.

Ermenistan ile sınırlarımızı ayıran Aras nehrinin devamı . Nehrin karşısı Ermenistan

Ani harabelerine giderken kullandığımız yolu kullanıp tekrar Kars yol ayrımından Van yoluna girmek istemiyorduk. Arada bir toprak yol olduğunu anlattı yerel halktan bi amca. Lakin durmadan gitmemizi ısrarla söyledi. Amacımız Kars 'tan Van'a stabil yol geçişini kullanarak geçmek. Gps'e bakıyoruz ve yola devam ediyoruz.

Harabeleri gezip yola devam ettik rotamız Ağrı dağı, Doğubeyazıt İshakpaşa

Ağrı dağın etiğinde manzara ortam süper

Hedefimiz İshakpaşa sarayı.. Yola devam

Van'a giderken yolumuzun üzerinde bulunan Muradiye şelalerini gezdik. Serinledik güzel bir çay içip kendimize geldik. Barışkan ( transalp ) Van'lı uzun yıllar gelmediği için heyecanlı ..

Van kalesi ;

Van'da 2 gün kalıyoruz. Barışkan eski büyüdüğü yerleri geziyor biz otelde dinlenmeyi tercih ediyoruz. Motorların bakımlarını yapıyoruz. Km'ler geçiyor bizdede biraz yorğunluk belirtileri başlıyor. Kısacası 2 gün boyunca yiyip için geziyoruz, dinleniyoruz. Burada 2 gün kalmak bize iyi geldi dinlendik. Ertesi sabah yolumuz Şanlıurfa

Van'dan çıkıp Şanlıurfa'ya gitmeyi hedefledik yolumuz uzun ortalam 600 km. Hava ısınmaya başladı. URfa'nın sıcağını düşünemiyorum.. Yıllık izinlerimizin bitmesine az kaldı Smile

Sıcak bir havada uzun bir sürüş yapıp Şanlıurfa ögretmen evini buluyoruz. Şanslıyız yer var. Oda büyük rahat rahat yerleşiyoruz.
Balıklı göle yürüyoruz şehir güzel geliyor insanları güzel. Çocuklar fırından yeni çıkmış güveçi evlerine taşıyor. Durdurup biraz konuşuyoruz arkalarından babaları bağırıyor koşun len sopuyacak diye gülüyorlar. Burada akşam yemeğini biraz fazla kaçırıyoruz, dönüş yolundayız bizimde heyecan azaldı gibi. 10 gün üzeri sürüşlerde bir süre sonra insan sürekli yolda olduğu için daha farklı duygular hissediyor. Eğer 1 aylık bir sürüş olsaydı bazen 2 şer gün aynı yerde kalmak insanı hem dinlendiriyor hem rahatlatıyor. Bundan sonraki planı yaparken bunu göz önünde bulunduracağız.

Sabah kahvaltının ardından Adana'ya ertesi günde Konya, İzmir yapıp geziyi sonlandırmayı planlıyoruz. Adana'ya giderken Gaziantep'e sadece tatlı yemek için giriyoruz. Hem 1 saat dinleniyor, kendimize geliyoruz. Enerjimiz yerine geldikten sonra ver elini Adana.. Aşagıdaki foto Adana tren garı, hemen karşısında konakladık.

En başta söylediğim gibi, cadde yolları beni toprak kadar heyecanlandırmıyor ama genede yolda olmak güzel. Adana'da geceyi geçirdikten sonra Konya yollarına düşüyoruz. Mayıs ayında kapadokya turu yaparken Konya ögretmen evinde konaklamıştık ve beğenmiştik gene aynı yerde konaklıyor , şehri gezmeye çıkıyoruz..

Konya'ya gidip etli ekmek yemeden olmaz diyoruz ve güzelce yemek yipip konakladığımız yere geri dönüyoruz. Arkada bıraktığımız 14 boyunca yaşadığımız yol, kamp, şehir hepsi aklımıza geliyor ve 5000 km 'yi bitirdiğimizi fark ediyoruz.

Ev bizi bekliyor sabah kahvaltının ardından yollara düşüyoruz. Afyon yolundan İzmir'e doğru gitmeyi planladık. Van - Şanlıurfa arasındaki 600 km'yi çok sıcak havada aldık. Konya - İzmir arası daha serin geldi birde yolumuz 550 km bu yol biter bugün dedik.

Akşam saat 18-00 da İzmir'il sınırlarına giriyoruz. Ve önce moto-moto garaje uğrayıp sevdiğimiz bizi bekleyen dostlara selam veriyoruz. Evde olmak, herşeyden önce kazasız belasız 15 gün ve 5500 km sürüşü bitiriyor olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Aslında geldiğim gün ile şimdi dinlenip kafamı toplayıp hazırladığım sunumda kendimizce ne büyük güzel bir gezi yaptığımızı bir kez daha anladım. Herkese keyifli forumlar, bir dahaki gezide görüşmek üzere selamlar.