Ahmet Güngör | Bir Tutkudur Enduro! Atın sanki evrimleşip metale döndüğü devirlerden gelmiştir. Buram buram macera kokar. Her torku sonrakine can verir.
En uzun ve esnek ön amartisör oranıyla ve büyük çaplı cant çapıyla Devamı...
Alpaslan Kuzucan | Motosiklet Felsefesi Motosiklet sahibi olmak sizi motorcu yapmaz aynen piyano sahibi olmanın sizi müzisyen yapmayacağı gibi. Motorcular vardır,
ulaşımlarını motosikletle sağlayanlar vardır. Bir hedefe ulaşmak Devamı...
Kayıt: May 31, 2004 Mesajlar: 4276 Nerden: Amisos OFFLINE
Tarih: Cmt Hzr 13, 2020 12:16 pm Mesaj konusu:
Teşekkürler Devrim, atılacak çok fotoğraf, yazılacak çok rapor var _________________ Gökşin Y.KIVANÇ
Honda CRF1000L Africa Twin & SYM Fiddle II 125
OSCAR | Golden Retriever
Kayıt: May 31, 2004 Mesajlar: 4276 Nerden: Amisos OFFLINE
Tarih: Cmt Hzr 13, 2020 6:54 pm Mesaj konusu:
Aşırı sıcaklar ve yol bizi çok yormuştu. Bitlis'e girdiğimizde çok acıkmıştık.
"Bitlis'e gidip Büryan yemeden dönmeyin" sözü geldi birden aklımıza ve en meşhur lokantalarından biri olan Bitlis Büryan Salonu'na attık kendimizi.
Motorlarımızı salonun önüne park ederek içeri girdik.
Güleryüzlü ve işini iyi yapan bir personel karşıladı bizi. Hayatımızda ilk defa Büryan yiyecektik ve neye benzediği ve nasıl bir tada sahip olduğu konusunda hiçbir fikrimiz yoktu.
Bitlis, yemek kültürünün çok zengin olduğu bir ilimizdir. Yemekleri ağır, masraflı ve zahmetlidir. Özellikle maddi bakımdan, aşırı bir yük getirmektedir. Bitlis, Türkiye'de sıcak etin yenildiği tek vilayettir. Etin, mezbahadan çıkmasıyla tüketilmesi, çok kısa bir süre içinde yapılır. Mezbahadan kasaplara getirilen et, soğumadan evvel satılır. Şayet soğumuş veya bir gün üzerinden geçmiş ise bu ete rağbet edilmez. Kesinlikle soğuk hava depolarında bekletilmiş et, halk tarafından alınmaz. Etler sabahleyin gelir, öğlen saatlerine kadar tüketilir. Bir, iki kilo kadar et almak, ayıp sayılır. Tüketilen et; teke, koyun, sığır ve kısmen de kuzudur.
Kendimize birer porsiyon Büryan sipariş veriyoruz.
Yanında söğüş domates soğan ve buz gibi ayranlarımız geliyor.
Büryan: Rivayet edilir ki, IV. Murat Revan seferine çıkarken, Bitlis'ten geçmiştir. Ordusu ile beraber yürürken, Bitlis'e yakın bir yerde bir sürü ile çobana rastlar. Çobana kendilerinin IV. Murat olduğunu, yemek olarak ikram edecek bir şeyin olup olmadığını sorar. Çoban da; et ve sütten başka bir şeyinin olmadığını, kabul ettikleri takdirde kendilerine et ikram edebileceğini söylemiştir. Çoban, hemen bir teke keser, temizledikten sonra bolca tuzlar. Daha sonra toprağı eşeleyerek derince bir çukur açar. Topladığı dalları çukurun içine atarak yakmaya başlar. Dalların tamamı yanıp, ateş kor halini alınca çukurun içine içi su dolu büyükçe bir kap bırakır. Daha sonra tuzladığı bu hayvanı kuyunun içine sarkıtır. Hava almaması, etin suyun buharıyla pişmesi için üzerini kapatır. Piştikten sonra çıkarak padişaha ikram eder. Padişah bu yemeği çok beğendiğini, 'Büryan gibi pişmiştir' demesi üzerine o günden sonra bu yemek hep yapılmış ve adına büryan denilmiştir.
Büryan, Bitlislilerin 'hevur' dedikleri tekeden yapılır. Genellikle büryan mevsimi yaz ve sonbaharın başlarıdır. Bu mevsimlerde hayvan hem besili, hem de taze ve tabi otla beslendiğinden eti güzel kokar. Kış aylarında besi hayvancılığı olduğundan, fazla rağbet görmez. Büryan eti bir gün önceden hazırlanır. Bir bütün hayvanın etleri, kopmayacak şekilde hayvanın yanlarına sarkıtılır ve bolca tuzlanarak dinlendirmeye bırakılır. Gece yarısı, saat iki civarlarında tandır yakılır (meşe ağacının dalları kullanılır). Ateş kor halini aldıktan sonra su dolu büyük bir kap, tandırın içine konur. Daha sonra pişirilecek et, çengellerle suya değmeyecek şekilde tandıra sarkıtılır ve tandırın hava almaması için ağzı kapatılır. Et bir yandan ateşte pişerken, diğer yandan tandırın içindeki suyun buharında yumuşatılır. Pişen et tandırdan çıkarılarak, kancaya asılır.
Büryanın en iyi olduğu dönem, Ağustos, Eylül, Ekim aylarıdır. Üzümle beraber yemek, adet haline gelmiştir. Tandırın içine daha önce bırakılan su, tandırdan çıkarılır. Büryandan akan yağlar bu kabın içinde birikir. Bu suyun içine pişirilmiş yağsız et atılarak 'Avşor' - 'tuzlu su' yemeği yapılır. Bolca biber dökülen bu yemek, sabahları tüketilir.
_________________ Gökşin Y.KIVANÇ
Honda CRF1000L Africa Twin & SYM Fiddle II 125
OSCAR | Golden Retriever
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız