Önceki başlık :: Sonraki başlık |
Yazar |
Mesaj |
delimengi Kıdemli Üye


Kayıt: Feb 15, 2005 Mesajlar: 683 Nerden: istanbul/kadıköy
OFFLINE
|
Tarih: Pts Ağu 20, 2007 8:48 pm Mesaj konusu: Sezonun Son Gezisi13.15 Temmuz2007Duzce |
|
|
Önce Yol arkadaşlarım
Ayrıntı 1
Hep bir başlama telaşı vardır , hep fiyakalı bir başlık olsun ister insan
Nobel verilmeyecektir ama gene de güzel bir başlık olsun ister insan , açıkçası
Bu sefer de , diğer bir çok seferde olduğu gibi fiyakalı bir başlık yok elde ,
İşte o yada bu yüzden tarih ve sezonun son gezisi , sezonun sonu kısmına belki ilerde değiniriz
Aslında suretin ta kendisinde olması gerektiği gibi ec motosiklet festivaline gidiyorduk ( aslında burada motosikletten ziyade ofrod demek daha akla yatkın geliyor ama gene de motosiklet ) festivale yada motorcuların toplaşmasına gideceğim aylar öncesinden kesindi ama son anda iş nedeni ile değişiklikler olunca , bende ortak dostlarla yola çıkacağım diye düşünürken , birden oynak bir zaman dilimi üzerinde bulunca kendimi , yola tek çıkmaya karar verdim ama kabaca çıkış saatim 17,30 Temde ki Kurtköy opetti ve beraber yola çıkmayı düşündüğüm birkaç arkadaşıma durumu bir hafta önceden bildirdim ve ayrı bir yola çıkış hikayesi ortaya çıktı
Sevgili dostum Mehmet benim yola çıkmayı düşündüğüm zamanda eşi denizle tek motor suzuki dl 650 olmak üzere , tatlılar tatlısı Baturay suzuki dl 650 , Benay bmv f 650 ile 3 motor 4 kişi zaten yola çıkacaklarını eğer ayarlayabilirsem , denk gelirsek beraber yola çıkabileceğimizi söylemişti ,
O gün geldiğinde 15 dk rotarlada olsa önceden sözleştiğimiz gibi Temde ki Kurtköy opette buluştuk
Ayrıntı 2
Bu yolculuğun benim için 2 değişik yanı vardı , bunlardan biri yola arkamda babamla çıkacaktım
Bir akşam nerden geldiysem hatırlamıyorum , yorgunluğuma bakıp ne yorulmaz bıkmaz bir adamsın dediğinde gezmekten
Yakın bir etkinlik var gel istersen seni de götüreyim hem oğlun hakkında bir fikrin olur demiştim , çadırı kurar bırakırım seni kendi haline demiştim , beraber yola çıkacaktık varış noktasından sonra her kes kendi yoluna bakacaktı
Daha önce 2001 yılında beraber bu şekilde bir tatile çıkmıştık , fethiyede 700 kişilik bir otelde kalmış ama toplamda 30 dakika konuşmamıştık bile ,Gezi işi benim için biraz kişisel bir iş olduğundan , babam talebimi normal ve haklı bulmuştu , zaten aksini oda pek düşünmezdi sanırım
Bu sene aslında birkaç kere daha çağırmıştım ama ya işleri müsait olmamıştı yada havalar çok ağır gelmişti
Evet babam benle gelecekti , yolculuk boyunca tüm kurallara uyacak ne olursa olsun sızlanmayacak , ve motosiklet durduktan sonra başının çaresine bakacaktı
Ayrıntı 3
Deniz diye 25 yaşlarında bir kawasaki ern 6 n kullanıcısı ,motosikletle gezerken iyi ama inince bazen nefret ediyorum ( kız kardeşim Zeynep gibi her 3 saatte bana bir tane yumruk atmak ister gibi , çok biliyorum ellerini sıkıp sinirden bana dalmak istediği anları , Allah tan aramızda 35 kilo var da , gözüne kestiremiyor ) bütün yolculuk boyunca koşulsuz sızlanmama ve şikayet etmeme şartına evet dediği andan itibaren tartışılmaz yol arkadaşı
Motosikletini aldığı ilk günden ( o zamanlar gilere 180 runer scooter ) beri , sürekli gelişimini takip ettiğim ve mümkün olduğunca bir şeyler öğretmeye çalıştığım , ve motosiklete binme konusunda hayli yetenekli olduğunu düşündüğüm , beraberde bir miktar yol yapmış olduğum , benimle son derece uyumlu ve senkronize motosiklet kullanabilen biri , bu yolculukla beraber denizde merak ettiğim bir öğrenme sürecinin sonun da , acaba benim aklımdaki motorculuğu sevip sevemeyeceği idi , yolda çok zorlu anlar oldu ( ilerde anlatacağım ) hiç yanıltmadı beni , sanırım iyi bir motorcu olacak ama daha yol uzun ve zamanı çok var , umarım bu güne kadar geldiği gibi devam eder ama sanırım uzunca bir zaman için beraber yaptığımız son yolculuk bu olacak
Ayrıntı 4
Sevgili murat da düzcede honda nx falcon 400 ile bize gece 24 doğru katılıyor , ama malisef çok denk gelemiyoruz ilerde oralara da geleceğim
Gezinin ilk anları , temdeki kurt köy opet benzin istasyonu , son hazırlıkları yapıyoruz ve yola çıkıyoruz , kontrollü serbest sürüş yapacağız 90 km ila 120 bandı arasında seyredeceğiz ve bir mola verip düzce ye gireceğiz ,
Yol yaklaşık 230 km ve normal yol ve iklim koşullarında tahmini varış zamanı 3 saat
Saat 20,30 ila 21.00 arasında festival alanında olmayı düşünüyoruz , fakat hava yağıyor ve cebimde aksiliklere karşın 2 tane daha alternatif pılan var ( ilerde nasıl kullanacağımıza geleceğiz )festival bölgesi geçtiğimiz bir yıl içinde 4 kere gittiğim bir bölge , dağlar benim sayılır
Aslında bura da denizin bulunduğu bir fotoğraf var ama siz göremiyorsunuz
Çok zamanki gibi kibir i ile abuk sabuk bir şeyler söyleyince onun bulunduğu yaklaşık 90 kareyi gezi yazısı içinden çıkarıyorum , o yüzden fotoğraflarda biraz kopukluk olabilir
Neyse yola dönecek olursak şayet , Gebze çıkışında trafik inanılmaz sıkışıyor ve dil ovasına kadar yaklaşık 5 km kadar sürüyor , yan çantalarımla yolculuk yapmaya alıştığım için ve sıkışık alanlarda motosikletime hakim olduğum için aralardan deniz peşimde sıyrılıyorum , arada onun da takıldığı yerler oluyor ama kısa beklemelerle yetişiyor ama bir ara arkadaki 3 motorla aramda biraz mesafe açılınca durup yanlarına gidiyorum , daha yola çıkalı 15 dk olmadı ama ilk molayı verdik bile , bu arada bu mola denize de yarıyor , yağış iyice hızını artırmaya başlayınca oda motosiklet pantolonunu giyiyor
Arkadaki gurupla konuşurken birden trafik biraz hareketlenir gibi oluyor , aslında aralar zaten açık , bu arada tekrar motorumun yanına gidiyorum , denize seninde girebileceğin yerlere gireceğim , peşimden ayrılma diyorum , yanıltmıyor beni sağ olsun , artık gösterdiğim ve anlattığım ne varsa uygulayacağı ciddi bir eğitim sürüşüne başlamış bulunuyoruz
Buradan sonra baturay ve Benay beraber sürmeye başlıyor , ben ve deniz hakeza öyle , mehmet ( Mehmet derken sadece cümleyi uzatmamak adına böyle konuşuyorum , kendimden 10 yaş büyük birine ne kadar arkadaş olsak da abi demeyecek kadar saygısız biri olarak gözükmek istemem ) aramızda geziniyor ama bir daha düzceye kadar zaten 5 motor hiçbir araya gelemiyoruz
Dil ovasından 5 km kadar ilerde bir kamyon cebinde arkada kalanları beklemek için duruyoruz aramızda 8 dk kalık bir zaman var , durduğumuzda saate bakmıştım
Mehmet bizi fark ettiğinde çok geçmişti ve emniyetli bir duruş zamanı olmadığı için selam verip devam etti , mehmetin hemen arkasından baturay ve benay geliyordur diye bizde motorlara binmek üzere idik ki baturay geçti , ona devam et diyebildik , benay geldiğinde zaten kontak açmıştık , yaklaşık 20 km içinde benayda bizimle sürdü ve ilerde baturayı da yakalayıp 4 motor 90 – 110 bandında sürmeye başladık , aklımda her benzinliğe girip Mehmetleri yakalamak vardı , bir tırı sollayıp 2 km ilerde ki bp ye gireriz diye düşünüyordum , benimle birlikte denizde tırı geçip benzinliğe girdik ama baturay ve benay devam etti , yağmur iyice hızlanmaya başlamıştı ve biz burada da 30 dk lık bir mola verdik
Mehmet baturayın aslında onun hep burada mola verdiğini söylüyordu , daha sonradan baturay ben sizi gördüm ama özellikle durmadım diye söyleyecekti , benayda baturaya uymuştu , yolculuk iyice enteresan olmaya başladı , buradan sonra görüğümüz her benzinliğe ve tır parkına giriyoruz , benim devam ettiğim bir yerde Mehmet durup baturayla konuşuyor , meğerse girdiğimiz yerlerden birindeler imiş
Artık denizle beraber 2 motor devam ediyoruz , ama ne devam etmek , hava kararmaya başlamış ve yağmur delirmiş gibi yağıyor , denizin soğuk problemi var endişeleniyorum ama sapanca çıkışındaki bercesteye kandıra sapağından sonra 120 bandı üzerinde giriyorum , denizde tık yok , delirmiş bu kız diyorum nereye girsem geliyor
Bercestede arkadan gelenler motorları görüp dursun diye yolun gözüken tarafına çekiyorum
Sizde bu durumlarda bulunmak görülmek istiyorsanız bunu mutlaka yapın
İçeri girmeyip dışarıda uturuyoruz tam 3 çay derken Mehmet de geliyor baturay ve ve benay devam ediyor ve gps e uyup ilerden hendek sapağından girip yarı kayıp oluyorlar
Her kez ıslanmış babam denize helal olsun sana kızım valla diyor şu yağmurda geliyorsun ve sızlanmayıp hayatından memnunsun diyor , montumun boyun kısmından biraz su içeri girip göğsüme kadar işlemiş ama üşümüyorum , yolun bundan sonraki kısımını mola vermeden gitmek istiyoruz ama olmuyor baturay yolda mehmeti arıyor ve ona yolu tarif ediyoruz
Düzce 60 km kadar var baturay tekrar Mehmet i arıyor duruyoruz , gps aldanıp hendekten girmiş , düzce merkeze doğru devam etmesini ve merkezde her hangi bir yerde durmasını ve bizi aramasını söylüyoruz , biraz ürkmeye başlamış bir ses tonu vardı baturayın , doğrusu düzce hendek arasında gecenin karanlığında ve yağmurda kalmak her zaman her motorcu için ürkütücü olabilir
Düzce gişelere 5 km kadar kala yağış kesiliyor , ciddi bir oh çekiyoruz , yol birden daha keyifleniyor , gişelerden geçince duruyoruz ve mehmete baturayı aramasını söylüyorum , bir kaö aramadan sonra telefona yanıt alıyoruz , düzce ye 40 km mesafedelermiş , bizden düzce merkeze yaklaşık 15 km mesafede olmalıyız , aramızda 25 km ve yada 20 dakika olmalı , tekrar düzce merkezde buluşmak üzere sözleşiyoruz
Yaklaşık 150 km yağmur yemişiz ve ıslak kelimesi bizi tarif için türetilmiş olmalı ama yüzler gülüyor mutluyuz , 20 dakikaya yakın süren molada , yarım ağızlarla bu havada nasıl çadır kuracağız gibi sözler dolaşıyor , duymamazlıktan geliyorum , zaten kimsede net bir soru sormuyor , ıslak yorgun ve haklı bir gururla beraber mutluyuz , iyi ki buradayız diyen yüz ifadeleri , arada birkaç fotograf çekiyorum , Mehmet abi bir ara çaktırmadan Yusuf nasıl olacak bu kalma işi diyor , sen merak etme abi sağlamız , bu dağlar bizim , bakarız başımızın çaresine , hele bir araya bir gelelim de gerisi kolay ama kamp alanı dışında 4 alternatifimiz var , hatta muhtemelen kamp yapma işi olasılıkların dışında
Gişelerden çıkınca düzce merkeze yöneliyoruz , daha önceki gidişlerimizde uğradığımız bir pastahane var , gurubu oraya götürüyorum saat on biri bulmuş durumda , çay bitmiş ama sıcak su mevcut ,burada imdada benim yanımda getirdiğim lipton sallama çaylarım giriyor yiyecek seçenekleri mevcut , bolca havuçlu ve ıslak kek le beraber tuzlu tatlı kurabiyeler tüketiyoruz
Murat da arıyor ne durumdayız diye soruyor , seni bekliyoruz diyorum ve oda tekrar yola çıkıyor , bizim gibi yağmur yememiş , yağmuru biz yemişiz ve bitmiş , murat istanbuldan saat 19,30 gibi yola çıkmıştı
Derken baturay arıyor biz şuradayız diyor adam dibimize kadar gelmiş aramızda 100 metre bile yok aman diyorum sakın kıpırdama ben geliyorum , biz geleli daha 15 dk olmadı bile , her kez şaşırıyor , evet aramızda şu kadar zaman var diye hesaplamıştım ama bu denli nokta atışı düşünmüyordum , baturay ve benayla sonunda buluşuyoruz , pastahaneye kadar benayın motorunu kullanma şerefine nail oluyorum , biraz sola çekiyor alet
Bir tek eksiğimiz murat onunda gelmesi fazla sürmeyecek zaten
Derken bir fotoğraf çekeyim diyorum , ve yüzlerdeki bu mutlu durumu belgeliyorum , sanırım deniz halen fazlası ile dinç , belki de halen inanamıyor yaşadığı yolculuğa , zaten motorunun da açıldığını söylüyor , gaza tepkileri daha başka diyor
Sevgili dostum akgün kamp alanında olduğu için onu arıyorum , ne alemde oralar diyince , baba gelmeni çok isterim ama gelme diyor , eyvallah diyorum ve durumu yol arkadaşlarıma söylüyorum
Dileyen kamp alanına da gidebilir ama buraya 25 kadar bir mesafede samendere şelalesi diye bir yer var ve orada , Zekai abi nin bir pansiyonu var , orada kalırız ,
Açık mıdır ? sanmam
Telefonu var mı ? bende yok ama orada cep telefonlarıda zaten çekmez
Boşmudur , yer var mı dır ? , emin değilim ama bence boştur , doluysa da başka alternatiflerde var ama orda çözeriz bu işi
Ya bu saatte ayıp olmaz mı ? yok olmaz alışkındır zaten benim böyle zamanlarda gelme me
Benay , acaba biz buralarda mı kalacak yer baksak diyince , valla siz bilirsiniz diyince , Mehmet söze giriyor , için rahat olsun sen Yusuf u tanımıyorsun ama 40 ayrı hesap yapmıştır , eminim bizi harika bir yere götürecektir
Bu arada murat da geliyor bir çay daha içip kalkıyoruz
Ben biraz hızlıca çıkıp motorumu gidiş istikametimizde karşı sokağa çekiyorum ve tekrar gurubun yanına geldiğimde , az önce kaldırımda inmeye çalışırken , yardım istermisin dediğim deniz , malisef yumuşakca motoru sola yatırıyor ama sorun yok
Hareket düzenimizi alıyoruz ortalama 40 km hızla beyköy üzerinden şimşirliğe ve oradan da samandereye devam ediyorum , yolda çok güzel bir sis başlıyor , aynamda denizi görmek beni mutlu ediyor , içimden kaç kere helal olsun dedim bilmiyorum
pansiyona tahta bir köprüden geçiliyor , köprü girişinde motoru stop ediyorum ve arkadaşlarıma burada beklemelerini söylüyorum , karanlık izbe bir yolun sonunda vardığımız pansiyon önünde , yüzlerde endişeli bir ifade var , acaba ne çıkacak karşımıza
neyse gidip kapıyı çalıyorum zekai abi açıyor kapıyı , abi şaşırdın mı diyorum bu saatte beni görünce Yusuf bey kardeşim ne zaman aklı selim zamanlarda geldin ki şaşırayım diyor
abi pansiyonda yer varmı , hatta umarım boştur , biz birkaç kişi varız da
Allah razı olsun pansiyon sizin ama keşke haber verseydin diyor , hep böyle hazırlıksız yakalanıyoruz sana diyor , çok bişi arayacak durumda değiliz zaten için rahat olsun diyorum ama sobayı yakman şart diye de iliştiriyorum
Tasalanma sen aç çocuk gibi besleriz diyor
Abi sen acele etme biz motorları içeri alalım diyorum , gurubun yanına gelip tamam buyurun diyince , her kes yürümeye başlıyor , aga durup motorlarla girsenize diyorum ama şaka gibi geliyor
Aklı kesmeyenin motorunu ben alırım diyip kendi motorumu içeri alıyorum , geri geldiğimde deniz hemen benim kini de diyor , sırası ile birkaç arkadaşa daha yardım ediyorum
soba yanıyor her kes soyunup dökülüyor , zekai abide soğuk bira var , arkadaşlar alıyor , ben hemen çantamdan bir şişe şarabımı çıkarıp açıyorum ve dostlarımla paylaşıyorum , güzel bir sohbet başlıyor saat 4 de doğru her kez uykuya çekiliyor ,
sabah erken kalkıp kahvaltıdan önce biraz çıkacağımı söyleyince mehmetle murat bizi de kaldır diyorlar , kahvaltı saat dokuzda
bir şişe şarap bitmiş ama bende tık yok , saat beşe çeyrek falan kala zekai abinin yiğenleri alt katın anahtarlarını bize verip gün doğumu seyretmeye gidiyorlar , giderken son birer bira daha alıyoruz derken saat 5 e doğru deniz bende yatayım artık diyor , bende gideyim artık diyorum başta anlamıyor , botlarımı ve montumu giydiğimi görünce yüzünde acabamı tarzından bir ifade beliriyor , derken denize iyi geceler dileyip , karanlığın içine kontak açıyorum , Cuma sabah saat yedide kalkmışım aradan yirmi iki saat geçmiş
Bir solukta ani gazlar çekerek 5 km kadar iniyorum hava henüz aydınlanmamış
Birkaç sigara yakıp yolun ortasına uzanıyorum , bazen sırf bu yüzden çok seviyorum kendimi
Acaba halen sarhoş olabilir miyim diye soruyorum kendime , git yat ulan işte ne derdin var olum senin kendinle diyorum , bir ara acaba pansiyona dönsem mi diye soruyorum kendime ve ayıplıyorum Yusuf mengiyi , karanlığın içine devam ediyorum , içimde bitmez bir arınmışlık ve huzur… bu dağlar benim
Hava yavaş , yavaş aydınlanıyor aslında çok yorgun olmam lazım ama delice bir coşku var içimde , bir su birikintisi bulup oynuyorum biraz
güneşin halen doğmadığı tepeler gözüküyor , karanlığın içindeki tepelere gaz açıyorum , hava bazen karanlık bazen aydınlık , bu manzara karşıma çıkınca bana sadece belgelemek kalıyor
festival alanına doğru bir yola çıkıyorum ama sabah henüz altı bile olmamış , gitsem ne olacak derken , sislerin altında bir köy gözüme ilişiyor ve dalıyorum köye , yol biraz bozuk ama hayli eğlenceli , böyle bir saat kadar deliler gibi motor kullanıyorum , her kez uyuyor ama ben uyanık ayakta , giyinmiş bir durumda , uyuyan bir memleketin dağlarının tadını çıkarıyorum
inanılmaz yoğun ve bir o kadarda eğlenceli bir sis var , çok sigara içiyorum , belkide hiç söndürmüyorum , oksijen fazla olduğundan , kesmiyor duman
pansiyona 20 km kadar kala kaskımı çıkarıp , arkaya bağlıyorum , beynim üşüyor ama eğlenceli geliyor bu üşüme işi
Bildiğim bütün hayatlar uyuyor şimdi ,
Ben batı Karedenizin yakın dağlarında ,
Cebim de tutuklu kalmış tütün tanecikleri ile yarenlik ediyorum
Sende uyuyorsun , ama Rize desin , aramızda şehirler var ama iklimler aynı
Etrafımızda biraz eş dost , biraz da yabancı , adil bir hasreti bölüşüyoruz bu sefer
Biliyorum !
Kızıyorsun bana çok zaman böyle karelerin içinde yer aldığım için
Islak bir geceyi sabaha kavuşturmuşum , aslında yorgun ve bitkinim , uykusuzluk da cabası
Sende biliyorsun !
Güneş her sabah , hepimiz için aynı saatlerde doğuyor , kimisi erken kalkıp , koşuyor hayatın peşinden , kimisi yatıyor haberi bile olmuyor günün nasıl doğduğundan
Ben güne geceyi ekleyip , sabahı geceden uyandırıyorum bazen
Günler böyle geçiyor çok zaman , ve bir zamandır aşığım sana, fırıncının esmer ekmekleri sevdiği gibi
Çok bişi yazasım yada anlatasım yok , mümkün olduğunca uzun uzun susmak istiyorum
Bir ara izmire gidip senin esmer tenini , sarışın bir bedende aramak istiyorum , ama olmuyor işte gidemiyorum dört yıldır izmire
Bir sabah erken kalkacaksın ama aylardan kasım olacak , geride bu günden dört yıl , o günden beş buçuk yıl geçmiş olacak , başka adamlar tanımış başka bedenlerle sevişmiş olacaksın , pişmanda olmayacaksın üstelik aradan geçen yıllara ve yaşayamadıklarımıza
Saate bakacaksın önce , saat sabah beşe on var olacak , sonra sana söylediğim aklına gelecek , haberlerde ! Düzce de köy yolları kapandığında işte o kapanan yollar bunlardır , artık karda kapanın ve televizyonda haberlerde anlatılan köy yollarının senin içinde bir anlamı var diyişim sesimde şarkılar gibi uğuldayacak kulağında
Akşam haberlerinde Düzce de köy yolları kardan kapandı diye bahsediyordu diyeceksin yüksek sesle kendine
Ağız dolusu küfredeceksin bildiğin her şeye , gitsem bulsam yüzüme mi bakar diyeceksin , utanacaksın kendinden ve bana çektirdiğinden
Akılana giderken söylediklerim gelecek , bir gün kendinden utanırsan ve sabah çok erken kalktığında düzcede köy yolları kapanmış olursa , bey köye gel şimşirliğe gelmeden biraz geride tahliye bir yol bulacaksın , işte o yoldan gir sarı bir ev göreceksin mikaili bul , , iyide oralarda köy yolları değil mi diyeceksin , ve saat beş buçuk olmadan yola çıkacaksın akşam on altıya doğru düzcede olduğunda son 15 km yi yürümekten bi tap düşmüş haldeyken , bir yabancı soracak , bacı hayrola nereye diyince , mikaile diyeceksin , adam donup kalacak susacak belki sen de ağlayacaksın , gel diyecek , mikail elçidir uzun bir yürüyüşün sonunda birden yalnız olduğunu fark edeceksin , karanlık ve karlı kasım akşamında bir dağ başında yalnız ve çaresiz kaldığın an , siyah gecenin içinde bir ayak sesi duyacaksın , ürküp mikail burada mısın diye seslendiğinde , mikail elçisidir çaresizliğin diyen yorgun sesimi duyacaksın …
Dün akşam gidişini seyrettim , çok istedim aklımda adam gibi bir gidişin olsun , haberin bile olmasın istedim gidişinden , gönderişimden ,
Yolcu değil sürgün oluşunu bilme istedim
İstedim ki yolcu gibi vedalaş , O içimde otogar sabahı yalnızlığıyla kaldığım sıcak bir İstanbul akşamında en azından sen bilme sürgün olduğunu yüreğimde
Adam gibi bir gidişin kalsın istedim aklımda , tüm ömrüme miras üniversiteli bir kız gibi bir bakış kalsın istedim , yarın yada canımız ne zaman isterse görüşürüz zannet istedim
Kabataş tan dolma bahçeye gidişini seyrettim
Yarım kalan sadece kahvem değildi , ben sende yarım kalmış koca bir ömür bıraktım
Çok severim ben buraları , buralar en çok Ankara ya giderken aklımıza gelmeyen dağların iç kesimleridir , çoğumuz bilmeyiz düzceyi , düzce adını efteni gölü ve çevresindeki ovadan alıyor olmalı ama pek düz gelmez bana dağları ve uçurumları
Buraların bende başka mevsimlerde çekilmiş fotografları vardır altaki fotograf tabiki bu geziye aittir ve aylardan temmuzdur ama bir altındaki fotograf kasımdır , buyrun aradaki fark yada farklar
Son fotoğrafı da çekip pansiyona dönüyorum , kasıtlı gürültü yapıyorum zaten Mehmet uyanmış hemen balkona çıkıyor , sen uyumadın mı diyor (saat sekize yirmi var ) yok valla ben gezdim biraz diyorum ya şimdi diyor hadi inde Abant yoluna dalalım yada ben gideceğim diyor , eşyalar lokantada , önce anahtar denize sanıyoruz , Mehmet kapıyı yıkıyor ama deniz uyanmıyor bir türlü , sonra balkondan geçip zor uyandırıyoruz ama anahtarlar onda değilmiş , her kez çok yorulmuş ama Mehmet ve biraz zaman arsızı olduğumuzdan kahvaltıdan önce kendimizi yola vuruyoruz hemen , istikamet Abant
kasksız binmemek lazım motora ama insan binmek yüzünde sabahın ayazını hissetmek istiyor , Abant yakın 17 km civarında olmalı bolca duruyoruz mehmetle ,arada gaz çekip biraz mesafe açıyorum , işte o anlardan birinde çekilmiş bir fotograf , dostum yakışıyor bu hayvana
insan durunca gitmek istemiyor , giderken durmaya kıyamıyor , yeşil ancak bu kadar yeşil olabilir , son bir yıl içinde bu yolu 3 kere geçmeye çalıştık ama hiç birinde yollar izin vermedi , bu seferde geçemeyeceğimiz kesin ama sebebi yol değil , kahvaltıya 20 dk kala ya gidiyoruz ve geri dönüyoruz buradan sonra biraz yazı kısmını kısa keseceğim
kasımdaki hali
ve nisandaki hali
burada durup saate bakıyoruz az önce dediğim gibi kahvaltıya 20 dk var ve döneceğiz , ama kahvaltıdan sonra Abant ve yedi göllere gitme fikri bende saplantı halini almış durumda , abanta geçip bu yeniklikten kurtulmam lazım …
Ayrıntı 5
Yola çıkmadan önce yol arkadaşlarımızla anlaştığımız bir konu , her kez dilediği gibi gezebilir , sürü mantığı içinde kısır bir gün geçirmek zorunda değiliz , benim yapmak istediğim rotalar vardı , bunlardan biri samandere üzerinden abanta gitmek , biride yedi göllerden Yığılca yapmak , sevgili murat bu yıl yığılcadan yedigöller yapmıştı ve yolun çok ağır olduğu konusunda ısrarlıydı ,gelebileceği yere kadar gelme konusunda anlaşmıştık
Pansiyonumuza geri dönüyoruz , güzel bir sabah kahvaltısı ediyoruz , yol arkadaşlarımın gündüz vakti mekanı iyice beğenip sevmeleri ve mutlu oluşları beni keyiflendiriyor , bol kahkahalı bir sohbet ediyoruz , baturay ben başka yere gitmem kardeşim burada kalalım diye kulis yapıyor ve karar veriyoruz bu gecede burada kalacağız , bana da sağlıklı geliyor ve zekai abiye bu gecede buradayız diyoruz , senin işin belli olmaz ama öyle olsun diyor aslında haklıda her gelişimizde başka maceralarla gördü adam bizi
Kahvaltı sonunda gurupta nereye gideceğiz hesapları yapılıyor yorgun gecenin ardından , daha sakin bir gün geçirmek isteyen Mehmet baturay deniz ve benay yayla turu yapmaya karar veriyor , muratta başta onlara katılacak gibi olsa da , oda sonradan benimle yedigöllere gelmeye karar veriyor , zincirimi yağlayıp motorun çanta ve tüm ağırlıklarını pansiyonda bırakıp yola çıkıyoruz ,
Bey köyden benzin alacağım ama murat ! abi opetten falan istersen diyor bende olur diyorum ama yolda benzin bitiyor , her şey pansiyonda ( bu tür yolculuklarda daima benzin ve hortum taşırım yanımda ) murat sağ olsun gidip 2 litre beniz alıp geliyor , biz muratı beklerken , Ankara dan ((alptaksi)) Orhan alp ve 2 tane daha arkadaşı geçiyorlar önümüzden ama insan sevdiğini kollar misali oda bizi fark ediyor sağ olsun , ayak üstü sohbet ediyoruz , biraz da yol tarif edip görüşmek üzere diyoruz , bu arada 2 tanede fotograf çekiyoruz
Benzin işini halledince beyköyden depoyu fullediğimiz gibi yedigöllere kontak açıyoruz , ciddi anlamda bastığım zamanlarda bile muratı 10 saniyelik beklemelerin sonucunda hemen dibimde görmek beni rahatlatıyor ( tanımayan arkadaşlar için murat iyi bir adam olmasının yanında her zaman yola beraber çıkılabilecek sağlam karakterli ve motorunun hakkını veren biri ) ama düzce çıkışında ışıklarda kaybediyoruz birbirimizi ben malisef 2 gün telefonumu açmayacağım için yanıma bile almamışım , biraz bekliyoruz , ve geri dönüp bakıyoruz ama murat yok , sonradan konuştuğumuzda ışıklardan boluya sapmış , biz se İstanbul istikametine dönmüştük
Açıkçası biraz üzülüyorum ve yağmurda başlayınca , denize yedigöllere diye çıktık ama ben aklıma göre gitsem olurmu diye soruyorum , olur diyor ama lütfen biraz kendini dinleyerek git , çok yorgunsun , ama kendi de gülüyor bu söylediğine evine 2 km kala motorunu sağa çekip 5 saat yatmış adama söylüyorum ben bunu diyor , ama olsun sen genede dikkat et diyor bazen gaz çekiyorum bazen 20 km hızla ilerliyorum ama kendimi biliyorum ve enerjimi ekonomik kullanıyorum
Hazır zaten gişelerin oraya kadar da gelmişiz , göl yaka istikametine dönüyoruz , göl yakada seçim konuşmaları var , memleket meselesi ama bana çok komik geliyor , meydanda kamyonetin üzerinde birinin halka seslenişi
Deniz festival alanına mı gideceğiz diye soruyor , illaki gideceğiz ama şimdi değil aranıyorum bi halt var ama ne , derken daha önceden yemek yediğimiz harika bir yer geliyor aklıma , yemek yer misin deniz , sen ne diyorsun hele et yiyeceksek süper olur
Harika bir et yiyoruz ve kapı önünde bir fotoğraf
Lokantadan çıkalı 200 metre oldu yada olmadı , arkadan bir jip hareket yapıyor diyor deniz , ulan bu akgündür dememle aynada görüyorum akgünü , çek sağa birader diyorum en acilinden
Uzun uzun sarılıp kucaklaşıyoruz , sonunda be birader diyorum , ben sana söylemiştim ama tesadüfen karşılaşacağız diye söyleniyor
Kısa bir şaşkınlıktan sonra , aga bak şişe çantada diyorum , aradım seni diyor telefonu kapadım ama nasılda denk geleceğiz diye de şişeyi aldım diyorum , kahkahalarla gülüyoruz
Aziz dostumun aklında oluşum ve bir transalp görünce aklına benim gelişim birden acayip neşeli bir adam haline getiriyor beni , hayatın bu yanlarını seviyorum , onlar malzeme almaya inmişler , yukarıda buluşmak üzere sözleşiyoruz , çıkarken efteni gölünün doyumsuz manzarası bize eşlik ediyor , biraz akgünleri bekleme bahanesi ile 20 dk kadar yalandan oyalanıyoruz
Bu esnada turuncu yamaha xt 660 x kıvanç geçiyor , kısa bir bakışmadan sonra tanıyor ve yanımıza geliyor ayak üstü biraz konuşup yol hakkında bilgi veriyoruz ama o yollar hep asvaltlanmış
Neyse akgünler geliyor ve beraber devam ediyoruz ( bu yazıyı okuyup ta arkamızdan çektiği fotoğraflardan birini buraya eklerse sevinirim )
Festival alanına girişte yol veriyoruz , başta anlamıyor aga sen yürü biz nereye gidersen gelelim diyoruz , öyle bir yerden geçiyor lar ki derya deniz yanmışız biz , çim ıslanmış ve çamur olmuş birde yokuş aşağı bir eğim , deniz girmeyelim oraya diyor , olmaz bişi diyorum başta ama olabilirde sanki bir yerde sanırım 50 santim kadar kayıyor motor ama topluyoruz ( alanyada yaptığım antrenmanların karşılığını alıyorum ) durunca deniz ben ineyim Yusuf diyor endişe ile , sakın diyip gülüyorum sen inmeye kalkarsan yapacağın hareketlerden zaten yatacak motor ,sen güven bana kanka olmaz bişi diyip yavaş yavaş giriyoruz çadır bölgesine
Ve uzun zamandır üzerinde konuşulan bir şişe yakut
Birkaç gündür burası için yazıp yazmamakta düşünüyorum , burada çok fazla anım var benim üzerine yenileri eklenip duruyor , nerden başlasam diye tıkanıp kalıyorum , neyi anlatıp neyi saklayacağımı ayırt edemiyorum bile
Güzel derede çok efkar öldürmüşlüğüm eski dostlukları yeşertmişliğim unutup unutulmuşum , karanlığında ayak üstü sevişmişliğim var , burada değişik zamanlarda çekilmiş fotoğraflarıma baktım ve en iyi burası hakkında bir şey yazmamak , çektiğim birkaç kare fotoğrafı paylaşmakla yetinmek istiyorum ama olmaz sanırım
Kaldığımız yerden devam
Şarabımızı açıp biraz sohbetten sonra laf ola , aga siz şelaleye indiniz mi diyorum , inmemişler , hobala olmaz öyle iş diyorum ve hep beraber iniyoruz aşağıya
Ayrıntı 6 akgün 2 yıldır görüşmeye çalıştığımız halde türlü aksilikler nedeni ile görüşemediğim bir dost hası
5 tane a gurubu alkolik ten oluşan alkolik tim şelaleye yavaş yavaş iniyorum , alkolik tim diyorum yabana atmayın adamlar kastamonudan birahaneden efes bira makinesi ve fıcı bira getirmiş
yavaş yavaş şelalenin derinliklerine iniyoruz en son şelalenin bitim noktasıne gelince ben durmayıp yasaklanmış yere iniyorum
deniz sesleniyor , yasak diye tabela var , o daha önce gelmemiş olanlar için geçerli , 10 kere gelmişim serbestti , şimdi yasaksa bana ne
buralarda gecenin karanlıklarında deli yağmurlarda kaç akşam içmişliğimiz var
akgün deniz olmaz öyle sende gel diyince başta tereddüt etsede , sonradan iyi ki inmişim diyor
aslında buraya geldiğimizde şelaleye girerim diye yanımda şort getirmiştim ama kısmet olmadı , hayat uzun başka sefere inşallah
termosta bira var , dediğim gibi ağır alkoliğiz ama ne getirdiğim yakuttan nede biraden pek içmemeye çalışıyorum , 33 saate yakın bir zamandır hiç uyumamışım ve alkol bu derece yorgunlarda inanılmaz etki edebiliyor
Şairin dediği gibi , dünya var olalı beri çirkin ve soğuktur ayrılık saati , hiç sevemedim vedalaşmaları
Akşam gelin gidelim falan oluyor ama her kesin kendince programı var , sabah ayrılırken Mehmetlerle konuşmuştuk akşam yedide pansiyonda buluşacağız onlar etleri almış olacaklar
geldiğimiz temiz asvaltın aksine bozuk yoldan inmeyi tercih ediyoruz , bu denize bişi oldu biraz fazla korkuyor yorgun ve uykusuz oluşumdan
yanımda olmasından son derece mutluyum , uyumlu ağır ablam
düzce merkeze inmeye karar veriyoruz , pansiyonda kalma işi biraz hesap şaşmasına neden oldu , bankaya uğrasak iyi olur
saat yediye biraz var aslında gezmeye devam edebiliriz diyor ama tabi sen çok yorgunsun dimi diye de inceden ara dalgasını geçiyor
Panik yok zaten pansiyona dönüyor değiliz , sana göstermem gereken bir yer daha var , ama kesin beğenmezsin diyorum
Şimşirlikteyiz , şimşirlik bir yer adı değil bildiğim kadarı ile , sadece bir cadde yada köy yolunun ismi , nusret abi diye istanbuldan oraya gitmiş 40 yaşlarında iyi bir adamın işlettiği güzel bir mekan dışında adının bir anlamı belki de hiç yok
Sağolsun çok iyi karşılıyor bizi , dün akşam geçen gurup sizmiydiniz diye sorunca evet bizdik ama pek buraya gelecek durumda değildik diyip ekliyorum , buranın genel havasını bozabilirdik , siz gelin bozun lafı olmaz diyor , acaba gelsemiydik diye düşünüyorum ama , yok dün akşam için en uygunu zeka abinin yeri idi
daha önceleri çok ca gittiğimiz bir yer bu mekan , yaşanmış hayli anımız var birini aklıma gelmişken aktarayım da
2006 kasımdı yanlış kalmadıysa aklımda ben Sezai abi ( sereye ) onur ve Turgut gelmiştik yemek yiyip biraz dinlenip İstanbul a devam edeceğiz , ordaki ramzey motor arıza yapmış ve saatlerdir çalıştıramıyorlar ve düzce merkezdeki servis iterek götürmek için çok uzak , servisin gelip bakmadı gibi bir olasılık hiç yokmuş gibi konuşuyorlarken , ne kadar bilsemde biri yardım istemediği sürece işine karışmama taraftarı olduğumdan konuşmaları duysamda bulaşmadım , nasıl olduysa yarım bir ağızla nusret abi ya siz bu motordan anlar mısınız diye sorunca , ben daha yemeği bitirmeden bir bakayım dedim , motorun marşı masmıyor ve elektrik tesisatında yok , 10 – 11 varmı falan derken , ya sen hiç bulaşma istersen falan dediler , biraz ümitsiz biraz da olum sen yapamazsın diyen bir ifade ile , siz bir bakın hele , orada civatayı anahtar yokluğu ile bir söküşüm varki akla zarar iki tornavidayı birleştirip baktım aküde ceryan var , bunda basit bir korozyona bağlı arıza var ama ne diye bakarken bir yandan da koltukları yan kapakları falan söktüm ama elamanlar pek ümitli değil işden , neyse sorunu anladım ve hallettim , olmuş olmalı diyip kafama göre kapakları kapatırken bir yandan kontağı açıp kontrol ettim ama sadece sinyal ve korna ile , zaten kornaın sesini duyan nusret abi hemen tekrar yanımıza geldi oldu diye soruyor , oldu sanki dedim , tam kontağı açıp marşa basacakken abi be bir durda yaptıysak çalıştırmak bize kısmet olsun diyince anlayış gösterdi , neyse bastık tek marş çalıştı , oradaki mutluluğu tarif edemem , nusret abi yeni bir motor almış gibi sevinçli , şunla bir tur atsam ayıp olurmu diyince , dereyi gösterdi oraya gir diye ilk turu atınca yemedi valla , biraz değişik geldi motor ama sonra onurun ybr ile geçmiştik , yalnız nusret abinin şu sözü hep kulağımdadır , ama çok üzüldüm valla bizim motorla geçmediniz dereyi
insanın zaman içinde gittiği yerlerde böyle dostluklar edinmesi aradan bazen yıllar geçtikten sonra bile sıcak bir merhaba ile karşılanması ve bir bardak çaya misafir olması önemli
hayatta bazı değerleri ayırt edebilmek ve garson kızla yatmamak lazım
bence düzcede gidilmeyi en fazla hak eden yerlerden biridir ( site şuanda açılmıyor ama http://www.simsirlik.com/ ) buraya giderseniz mutlaka yanınızda çadırınızı götürün hayatınızda yaptığınız en güzel kamp olacaktır , dışardan yiyecek içecek getirmek yasak olup genel fiyatları uygun bir mekan
Birer çay ve nusret abinin kendi yaptığı üzüm şirasından içiyoruz enfes bir şey , çok ısrar etmeme rağmen para almıyor , siz misafirsiniz diyor , burada birkaç saat geçiriyoruz ama yazmak bile bir sayfadan fazla tutar
nusret abi ile vedalaşıp pansiyona doğru devam ediyoruz
yolda küçük bir fotograf molası daha veriyoruz manzara enfes
motordan inince bir çırpıda çıkıyorum 10 metrelik tepeyi , deniz bu ne enerji ne içtin kardeşim sen diye dalga geçiyor doyamadım gezmeye valla
birer sigara daha içip iyiki gelmişiz muhabbetlerine yenilerini ekleyip pansiyona devam ediyoruz
pansiyonda hava biraz farklılık gösteriyor , hatta bizi karşılayan baturay işte geldi ıslaklar diye geçmeye bile yelteniyor ama biz onun ıslak olmamızı beklemesine , oda bizim kuru oluşumuza anlam veremiyor
devam edecek
biz böyle bir gün geçirirken mehmetlerde başka diyarlara yolculuklar yapmışlar , onların makinesinde de harika kareler varmış onlarıda yayınlayacağımı bir dip not olarak vereyim
işte mehmetin fotoğraf makinesinde olanların bir kısmı , biz gezerken onlarda çok güzel bir yayla zincirini gezmişler
bu kısım için çok fazla bir şey yazamıyorum zira ben orada değildim , fotograflardan anladığım biz daha önce koca yaylaya gitmişiz ama gezmekten biraz kafa anbele olduğundan çok yeri karıştırabiliyorum
belkide Mehmet abinin dediği gibi benim fotoğrafik hafızam dolmuş
Artık akşam olmuştur içimde yerli yersiz bir huzur var ve memnumun bedenimi sıkıştıran yorgunluktan , aslında derdim tasam yok ama biraz hamlamışız belki de , seviyorum sanırım acılarımı
36 saati biraz geçmiş bir zamandır ayaktayım ve hiç çok uzun uzadıya uzanma gereksinimim olmadı , ramazandaki yolculuk için bu iyi bir şey diyorum ama karanlığa halen antrenmanlı hissetmiyorum kendimi
aslında yorucu bir gece yolculuğu yapmak istiyorum , şimdi çıksam birkaç saat baksam diyorum ama bu denli kalabalığın içinde gereksiz geliyor , fakat bu bünye Ankara üzerinden Alanya mersin üzerinden 1350 km yi yapar gibi geliyor
Bir çay alıp kendimi bir kuytuya atıyorum , derken o kuytuda akşam yemeği yeneceğini anlamam birkaç dakika sürmüyor
Zekai abinin yiğeni Yusuf abi mangalı sen mi yakacaksın diyor , aslında yakarım yakmasına ama ya bir yarım saat kendimle baş başa kalmam lazım diye geçirirken aklımdan , etrafı kesiyorum her kez bir yana dağılmış en azından Mehmet ve baturay yan yana değil
Sen şimdi git baturay abine , Mehmet abim mangalı senin yakacağını söyledi abi de ve aramıza bu diyalog hiç geçmemiş olsun baktın olmuyor ben yakarım gene de , aslında yaptığım ayıp bişi ama yarım saat kendimle baş başa kalmak tek maksadı emelim
Derken ne kadar isabetli bir karar verdiğimi anlıyorum , meğer baturay gerçek bir mangal üstadı imiş , mangalın başında ağabeycim beş yaşından beri hep ben yakıyorum mangalı diye yalandan sızlanıyor , güzel bir akşam başlıyor
Rakılar şişelerden bardaklara akıyor , sohbet gırla , her kesin neşesi yerinde arada atillanın dedikodusu yapılıyor dost sohbetinde , ben bir şişe daha zuladan şarap açıyorum ama sanırım içmedim bile , canım çaydan başka bişi içmek istemiyor , yemekten yarım saat kadar sonra sohbet güzel olsa da sessizce kalkıyorum bir çay alıp köprüde içiyorum tek başıma , son 24 saati düşünüp mutlu oluyorum , güzel arkadaşlarım benim iyi varsınız , hepimiz aynı hamurdan değilsek de , iyi ki hepimiz aynı teknedeyiz
Bir çay daha alıp odama çıkıyorum saat 23,30 gibi duşumu alıp gecenin başladığı yerde 41 saat sonra uykuyla kucaklaşıyorum
gözümü açtığımda bencerede yalancı bir aydınlık görüyorum saat 04,55 çıkıp 20 dakika kadar biraz karanlık biraz aydınlık havada , belki de gecenin henüz sonunda geziniyorum , ürktücü geliyor bu sessizlik ama ne muhteşem
birkaç saat daha uyumaya karar veriyorum , saat yedi gibi tekrar kalkıp kendime çay koyuyorum , pansiyonun önünde oturuken mehmetin sesi ile kendime geliyorum , ne yapıyorsun falan derken iki denizde uyanıyor sesimize hep beraber kahvaltından önce şelaleye iniyoruz , onlar aslında dün inmişler ama tam aşağılara bakmamışlar
4 kişi hep beraber usulca iniyoruz pansiyona 100 metre mesafedeki şelaleye
burası için bir şey yazmak istemiyorum , burası samandere şelalesi ve tabiat anıtı ve ben burayı hiç bu denli kurumuş görmemiştim
pansiyona dönüşte baturay motorları yüklemeye başlamış , yüzünde biraz da akşam kalmalıkla tatlı tatlı surat asıyor
kahvaltıya 10 dk kadar varken Mehmet motorlara su tutuyor
baturay kahvaltıyı takiben ben devam edeceğim diyor , mehmetde ona eşlik edecek , ben ve deniz saat 13 den sonra İstanbul a dönmeyi düşünüyoruz , en baştan beri hesabım bu şekildeydi , kahvaltıdan sonra onları pansiyonda bırakıp vedalaşıyoruz
Baturay , Benay ,Deniz ve Mehmet için gezi biterken bizim için başka bir gezi başlıyor düşündüğümüzden biraz maceralı ve biraz daha güzel de oluyor
Yeni gezinin ilk fotoğrafı pansiyonun köprüsünden , Sürücü deniz subaşı motor deniz endurosu kavasaki er 6 n
İlk fotografı çekerken üzerimde kaksım montum vardı ama 30 saniyede öyle bir terledim ki , hemen çıkardım , nasılsa toplam 20 km yi geçmeyen 2 saat kadar sürecek kısa bir tur olacaktı ve ben motorda kullanıp rüzgara maruz kalmayacaktım da , sıcak bir sabahta üzerine eklenince dımdızlak bindik motora , sürücü 47 kilo yolcu 85 , başta çok güzel geldi ama hava ara ara kapanırken birde derin bir orman girince işin içine üşümeye başladı
Ayrıntı 7
Bu gezide en çok merak ettiğim şeylerden biride , kendimce benimsediğim motorculuk anlayışın empoze etmeye çalıştığım denizin , vereceği tepkilerdi
bazıları tesadüfen de olsa , bu gezide bir motorcunun yaşayabileceği sürüş zorluklarının %50 sini görmüştü
ve daha önce gerek sözlü anlatımlarda gerekse uygulmalı gösterdiğim şeyleri gayet başarılı bir şekilde yapıyordu , açıkcası buradaki toprak yollarda bazen 70 km gibi hızlara varan hızlarda seyretmesi beni hiç şaşırtmıyordu
Aşağıdaki fotograf bu sene mayıs ayında delmece yaylasında çekilmişdi ve ben bu fotografı çekmeden 30 saniye kadar önce , onu girmesi için zorladığım yollardan dolayı bana az kalsın dalacaktı ama aradaki kilo engeldi sanırım , yoksa yemiştim dayağı
Böyle söylüyoruz nazarımız değiyor bazen deniz iyi ve uyumlu bir sürücü ve böyle giderse kendi söylediği gibi , korkarım sürüşü bana çok fazla benzeyecek
Ve motorculuğun bir kısmının dağ yollarında geçmeden elde edilemeyeceğini artık o da biliyor ve kabul edip benim rotalarımda bu yollarda var diyordu gezi bitiminde …
Biraz biz yolu gitmişiz biraz yol bizi içine çekmiş ve uzun zamandır gidemediğim sinekli yaylasına kadar ulaşmışız , şaka gibi geliyor bana , buraya gelmek bazen o kadar imkansız olmuştu ki
Ki bu gezide hedeflediğim 3 noktadan biride sinekli yaylası idi , bu şekilde gelmiş olmak biraz da komikti doğrusu
Gezi yapmak istediğimiz şeyleri yapamadığım ama gene de harika geçen bir hafta sonuydu
Kısa bir molanın ardından abant yolundan dönmeye karar veriyoruz
Burası sinekli yaylası düzce merkeze 35 km ,
bir motorcunun ve doğa severin her zaman gitmek isteyeceği keyifli bir yoldan abanta doğru iniyoruz

burası abant kavşağına 500 metre kalan bir yer , karşımıza olmayacak büyük bir aksilik çıkıyor ve sürücü değişikliği yapmak zorunda kalıyoruz , Abant kavşağına indiğimizde asvaltın bir şeridinin tarla gibi sürüldüğünü ve yolun kontrollü şekilde , bir şeridin hep gidiş hemde geliş olduğunu görüyorum , ama bolu istikametine baktığımız da 3 km kadar bir yolu görüyoruz ve trafik felç olduğu gibi birde bolu istikametine değil abant istikametine akıyor , yapacak fazla bir şey yok , torak gibi sürülmüş asvalatta gitmek zorundayız , zor bir sürüş oluyor bu arada bende malisef kask da yok , 40 km kadar yolu 30 dakikada alıp , bolu dan teme bağlanan sapağın girişindeki , şelden benzin alıyoruz , deniz motoru sen kullan diye ısrar ediyor biraz dalaşıyoruz sen kullan ben kullanmam diye başta teme ben çıksamda 2 km sonra bunun iyi bir fikir olmadığını düşünüyorum ve kilo farkıyla benim dediğim oluyor
kask yok mont yok , ayıplıyorum kendimi ama bazen oluyor böyle , bir ara merak ediyorum 160 da acaba nasıl olur bu iş diye , biraz gaza basıyoruz , valla fene bir duygu anlatamam ama denemeye gerek yok
145 km hızda denizin manzarası
bolu tünelinden geçip düzce gişelere geliyoruz
bey köyde bir marketin önünde kısa bir mola veriyoruz acıkmışız biraz ama biraz dan yola çıkacağız ve ciddi anlamda yemek yemenin anlamı yok
biraz oyalana oyalana pansiyona varıyoruz
hiç eve dönmek istemiyoruz bir ara 20 dakika kadar acaba bu gecede kalsak mı diye konuşuyoruz , sonra kalmak iyi fikir değil , iyi fikir yeniden gelmek diyoruz
hesabımızı ödeyip , saat 5 civarında yola çıkıyoruz , lastik havalarım biraz inmiş son ayarları ve çantaları kontrol edip dönüşe geçiyoruz
100 – 120 bandında seyredeceğiz diye anlaşıyoruz
Adapazarı bercestede mola verdiğimizde saate ve km ye bakıyorum ortalama 127 km hızla gelmişiz , arada 90 larada düşmüşüz 160 larada çıkmışız deniz bazen yetişmek için 170 lere çıktığını söylüyor
berceste mola vermek için iyi bir yer , burayı harika yapmışlar tavşanlar falan geziniyor ortalık da , birde aileler şu çocuklara sahip çıksa da , hayvanlar rahat etse daha güzel olacak ama yurdum insanı işte
an gibi aklımda , ne çekiyorsun kardeşim
İstanbul 120 km mola vermeden devam edeceğiz
ama dil ovası rampasında denizin benzin ışığı yanıca kurt köy opete giriyoruz ve 45 dk kadar bir mola veriyoruz , motorumuzu Erdal abinin motorunun yanına çektiğimizden haberimiz yok
oda yedi göllerden dönüyormuş maceralı bir yolculuk yaşamış , gün batımına kadar uturuyoruz açı darda olsa bir fotograf alıyorum
belkide gezinin en güzel fotoğraflarından birini tesadüfen çekiyorum , fotografda hiçbir renk oynaması yok
saat 21,30 gibi eve dönüyorum , cep telefonunda bir mesaj , denize eve ulaşınca bir mesaj at diye rica etmiştim , mesaj delikanlı motorcu motorcu eve gelince eve girmeden motorunu yıkatır , arayıp çamlıca da çay içtiğimi söyleyince karşılıklı gülüyoruz
Güzel bir hafta sonuydu , düzce belki de en çok Ankara ya giderken tabelasını gördüğümüz bir şehirdi , Ama dağları vardı yeşilcene , sanırım içlerinde bu sefer beraber biraz gezindik … _________________ www.gezginmotorcu.com |
|
Başa dön |
|
 |
Sponsor Linkler
|
Tarih: Mesaj konusu: |
|
|
|
|
Başa dön |
|
 |
melodi Değerli Üye


Kayıt: Feb 16, 2007 Mesajlar: 89 Nerden: B Rh(-) İstanbul
OFFLINE
|
Tarih: Pts Ağu 20, 2007 10:41 pm Mesaj konusu: |
|
|
Müthiş bir gezi olmuş...imrendim
paylaşım için teşekkürler _________________ Saygılar.......................................
Dostlarla çıkılan yollar uzun gelmez. |
|
Başa dön |
|
 |
lacivert Kıdemli Üye


Kayıt: Apr 13, 2007 Mesajlar: 863 Nerden: Antalya
OFFLINE
|
Tarih: Cum Eyl 14, 2007 4:57 pm Mesaj konusu: |
|
|
Yusuf...................
Bunlar harika yaaa.........................
Nasıl imrendim anlatabilmek zor....
Ve seni çok seviyorum yürekten tebrik ediyorum güzel şiirsel anlatımın için.....
Tek kelimeyle harikasın sen.
Yok arkadaş, bir gün mutlaka size katılacağım ben.
Sevgi ve dostlukla.....  _________________ Transalp Oleyyyy!
Ufuk Özışık Siyah Transalp 2008 (XL 650)
"Bana mutluluğun resmini çizebilir misin Abidin?"
Çizebilirdim ben, Abidin olsam:
"Siyah TRANSALP'imde kıvrılarak giden uzun ince bir yolda resmederek beni . & |
|
Başa dön |
|
 |
delimengi Kıdemli Üye


Kayıt: Feb 15, 2005 Mesajlar: 683 Nerden: istanbul/kadıköy
OFFLINE
|
Tarih: Cmt Eyl 15, 2007 4:46 pm Mesaj konusu: |
|
|
melodi, beraber gideriz bir gün
lacivert, abi öyle şeyler yazmışsınki , kimden bahsediyor bu adam diyesim geldi
beraber yol yaparız abicim kolay işler , birgün denk gelir ve geliriz , sen zaten hep geliyorsun istanbula  _________________ www.gezginmotorcu.com |
|
Başa dön |
|
 |
lacivert Kıdemli Üye


Kayıt: Apr 13, 2007 Mesajlar: 863 Nerden: Antalya
OFFLINE
|
Tarih: Cmt Eyl 15, 2007 11:11 pm Mesaj konusu: |
|
|
delimengi demiş ki: |
melodi, beraber gideriz bir gün
lacivert, abi öyle şeyler yazmışsınki , kimden bahsediyor bu adam diyesim geldi
beraber yol yaparız abicim kolay işler , birgün denk gelir ve geliriz , sen zaten hep geliyorsun istanbula  |
Yakın zamanda İstanbul gözükmüyor..
Ama gelebilirsem mutlaka görüşeceğiz.
Ve yazdıklarım iltifat değildi, anlatımın çok güzel ve şiir dilin çok güçlü.
(ben anlarım azbuçuk şiirden-edebiyattan. )
Google da lacivert diye arayabilirsin.
Sevgi ve dostlukla.. _________________ Transalp Oleyyyy!
Ufuk Özışık Siyah Transalp 2008 (XL 650)
"Bana mutluluğun resmini çizebilir misin Abidin?"
Çizebilirdim ben, Abidin olsam:
"Siyah TRANSALP'imde kıvrılarak giden uzun ince bir yolda resmederek beni . & |
|
Başa dön |
|
 |
|
|
|
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
|
|
|