Önceki başlık :: Sonraki başlık |
Yazar |
Mesaj |
cagri_tasli Katılımcı Üye
Kayıt: Aug 27, 2012 Mesajlar: 22 Nerden: Bolu
OFFLINE
|
Tarih: Pts Eyl 03, 2012 12:42 pm Mesaj konusu: |
|
|
vay vay harikaymış bu son kareler, Karadeniz farklı bir dünya... _________________ Güncel Off Road haberleri ve görselleri >>> www.Boloff.com |
|
Başa dön |
|
|
Sponsor Linkler
|
Tarih: Mesaj konusu: |
|
|
|
|
Başa dön |
|
|
uzUn Katılımcı Üye
Kayıt: Mar 31, 2008 Mesajlar: 42 Nerden: Ankara
OFFLINE
|
Tarih: Pzr Eyl 16, 2012 6:32 pm Mesaj konusu: |
|
|
Sekizinci gün;
Ertesi sabah güzel bir güne uyanıyoruz. Hava pırıl pırıl, neredeyse bulutsuz.
Kahvaltının ardından eşyaları topluyoruz. Uzungölü biraz da yakından görelim.
Dedim ya geçen seneye göre biraz tenhaydı diye.. Ertesi gün de değişen bir şey olmadı. Genelde sabahları otobüs üzerine otobüs gelirdi.
Biz kendi keyfimize bakıyor ve dolaşmaya başlıyoruz. Zaten çevresi pek geniş olmadığından fazla uzun sürmeyen bir gezi oluyor.
Uzun gölü besleyen derede ıslah çalışması yapılmış…
Hatır hutur yemeye doyamadılar hele
Uzungölü çevresinden dolaştıktan sonra yola çıkmanın vakti gelmiştir. Geçen sene niyetim vardı, lakin vakit sıkıntısından yapamamıştık. Bu sene vakit sıkıntımız yok, o zaman Verçenik yaylasında gecelemek harika olacak
Fırtına deresi akmaya devam ediyor ama bu sene biraz debi kaybı yaşamış sanki.
Çamlıhemşin tarafına dönmezden önce Ardeşen’de Cancan motora uğradık, biraz da zorunluluk. Vehbi’nin topcase taşıma aparatlarından biri kırıldı, sacdan kes, biç, parçala yerine uyduruverdik.
Gelmişken benim neredeyse bitecek arka balatamı da değiştiriyor Mustafa usta. Zaten geçen sene de O değiştirmişti aynı balatayı.
Bu sırada Vehbi’nin asker arkadaşı Engin geliyor, bir hatıra fotoğrafı…
Çamlıhemşin’de 2 tane alabalık alıyoruz, Verçenik’te ne yiyeceğiz?
Bakmayın motorlar Ayder’i gösteriyor, rotamız diğer taraf…
Yol üzerinde zil kale ve biraz rota dışında Kale-i Bala var.
Sümela Manastırı için düşündüklerim aynen burada da geçerli. Restorasyon çalışması var ve sıfırdan inşa edilmiş gibi bir havası var.
Daha yolumuz var, ver gazı…
Bu yol geçen sene olduğu gibi çok hoşuma gitti. Sessiz, sakin, kendi halinde bir yol.
Bu gördüğünüz, yoldan koparak dereye doğru kaymış bir toprak parçası değil… Kıştan kalmış ve üzeri kısmen çamurla kaplı bir buz kütlesi…
Kale-i Bala için Verçenik yolundan bir miktar ayrılmak zorundayız.
Kale-i Bala inişinde bir terslik var. Taştan sekince topcase kapağı sırtıma çarpıyor. Eyvah, yol boyu döke döke geldim diyorum içimden. Durup kontrol ediyorum ama kapalı. Eyvah 2. Geçen sene sadece topcase varken yine bu yolda bir noktadan kırmıştım bağlantı demirini, şimdi 3 yerden…
Bütün yük arka avadanlık üzerinde. Bir de sağa sola kaçmasını önleyen yan bağlantı demirleri var.
İleride az evvel bahsettiğim buz kütlesinden var yine…
Hazır bunu görmüşken ve durmuşken, sadece gece için ihtiyacım olan eşyaları alıp seleye bağlıyoruz, 2 yan çantayı da yol kenarındaki ağacın altına bırakıyorum. Yoksa Verçenik’e filan gidemem…
Önce Karaşar yaylasına ki bu Verçenik ile tamamen ters yerde. Kale-i Bala’dan yaklaşık 12 km gittikten sonra varıyoruz Karaşar yaylasına, diyorum bir terslik var diye içimden. Vehbi biraz daha ileride, tabi çanta demirleri sağlam ya:D
Vehbi, yaşlı bir çiftten, ben de yanıma gelen meraklı bir arkadaştan yanlış geldiğimizi öğreniyorum.
Şimdi gecenin karanlığında ki saat 22:00 civarı, 5 km dönüp, yol ayrımını bulup 5 km daha çıkacağız. Aboovvv …
Geç de olsa vardık, çadırlarımızı kurduk, uyku tulumumu bulamıyorum. Karnımız aç, saat 23:15 civarı. Şu bizim alabalıkları yapalım, karnımızı doyuralım.
Limon ve tuz olsaydı vay keyfimize
Uyku tulumu yok, çadırların üzerine örttüğümüz naylon da yok. İkisini de yaylaya vardığımızda indirdiğimi hatırlıyorum ama yok işte. Vehbi’nin eşofman takımını da alıyorum, sağolsun ince naylon bir şey getirmiş, zaten kalın olsaydı bu sıcakta kim giyebilirdi ki?
Polar alt- üst eşofman, Vehbi’nin eşofmanlar ve motosiklet pantolonu ve montu. Sabaha doğru motor botlarını ayağıma geçiriyorum, biraz sonra eldivenleri de ellerime. Kaskın da sırası geldi. Büzüştükçe büzüşüyorum, şafak vakti en soğuk zaman dilimi, hadi be koçum güneş, doğ artık, k.çım buz tuttu
Sabah oluyor…. _________________ M.Aykut "uzUn" Ermiş
79 doğumlu 21'lik delikanlı...
Süper Teneke
05055697454
aykutermis@hotmail.com |
|
Başa dön |
|
|
Recephoca Kıdemli Üye
Kayıt: Mar 17, 2009 Mesajlar: 738 Nerden: rize/merkez
OFFLINE
|
Tarih: Pzr Eyl 16, 2012 7:52 pm Mesaj konusu: |
|
|
Aykut, gezmek için gezmek, buna derim. Önemli detayları,
en ince ayrıntısında, Evliya Çelebi mısalı,bizlere sunuyorsunuz.
Sunmak bir yetenek. Hele nükteleriniz... _________________ İstanbul Spor Akademisi Mezunu Recep Hoca (Emhttps://www.facebook.com/photo.php?v=567114366699289ekli Öğretmen) |
|
Başa dön |
|
|
Webbi Kıdemli Üye
Kayıt: Dec 29, 2010 Mesajlar: 578 Nerden: ANKARA
OFFLINE
|
Tarih: Pzr Eyl 16, 2012 9:32 pm Mesaj konusu: |
|
|
Aykut abicim affına sığınarak düzeltmek istiyorumki, sayemde yanlış çıktığımız yaylanın adı ''karaşar'' değil ''kılınçkaç'' yaylasıydı.
Yaşlı çiftler ise gerçekten çok hoş insanlardı. Dedenin adı sabri idi, ninenin adını sormak aklıma gelmedi valla...
Akşam saat 22:00 civarı heralde verçenik burasıdır yolda bitti zaten diye düşünerek kılınçkaç yalasında sabri dedenin kapısının önüne kadar çıktım. Tabi yayla olduğundan sessiz sakin bir yer ve bizim egzos sesleri geldiğimizin habercisi oldu insanlara..
Nine kapının arkasında bağırıyor birşeyler diyor ama ben kafamda kask bide egzos sesinden duyamıyorum nineyi ve elimle 1 sn. nine diye işaret ederek motoru stop edip kaskımı çıkarıyorum kafamdan.
Diyaloglar hala aklımda zaten...
Nine: Bura değil bura değil bura değil...
Ben: Nine nere bura değil?
Nine: Nereye gidiyosan ora bura değil..
Ben: Nine biz verçenik yaylasına çıkacaktık!!
Nine: Ora bura değil oğlum...
Ben: Aha hapı yuttuk geçenin bu saati (diyorum içimden) (ve Sabri dede çıkıyor evden)
Ben: S.a dede
Sabri dede: w.a.s oğlum hayırdır nereye gidiyosunuz?
Ben: Biz verçenik yaylasına çıkacaktık dede
Sabri dede: Ohooo aşağıdaki taş köprüden dönecektiniz çok gelmişsiniz
Ben: Taş köprü ne kadar aşağıda dede
Sabri dede: Taş köprü 5 km. aşağıda ordan verçenik'te 7 km.
Ben: Peki dedecim teşekkür ederim bize müsade hayırlı akşamlar...
Sabri dede: Biz yeni iftar açtık sizde yoldan geldiniz açsınızdır birşeyler yiyinde öyle gidin..
Ben: Çok sağol dede biz yavaş yavas gidelim
Sabri dede: Ya en azında bir çay için ısınırsınız öyle gidin
Ben: Sağol dede geç oldu anca gideriz biz...
Sabri dede: ''Doğru söylüyosun geç oldu burda yatın sabah dewam edersiniz'' deyince ben bayağı bir duygulandım motordan inip dedenin elini öpecektim ama zemin yumuşaktı motoru bırakamadım.
Ben: Allah razı olsun dede hadi iyi geceler...
Sabri dede: Hadi yolunuz açık olsun... dedi ve yola devam ettik.
Zaten buna benzer bir olayıda yukarı kavrun yaylasında yaşadık... _________________ Vehbi TATAROĞLU
XTZ 750 SUPER TÉNÉRÉ
GSX 1300 R HAYABUSA |
|
Başa dön |
|
|
vetmemo Demirbaş Üye
Kayıt: Apr 26, 2005 Mesajlar: 1299 Nerden: İstanbul-Anadolu
OFFLINE
|
Tarih: Pts Eyl 17, 2012 10:35 am Mesaj konusu: |
|
|
Fotoğraflar ve yaşadıklarınız çok güzel.Ama yukarı yaylalara çıkarken topcase ve side case ler hareketleri çok kısıtlıyor.Aşağıda örneğin Şenyuva civarında bir pansiyonda üs kurup yukarı yaylalara sadece gerekli erzağı götürmek daha rahat oluyor. _________________ TENERE 660
|
|
Başa dön |
|
|
|
|
|
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
|
|
|