Motosikletlerin Varlığından Bihaber Bir Trafik Anayasası
Tarih: 25.10.2004 Saat: 19:14
Konu: Endurocu


zaferyangin bildirdi: Geçenlerde birçok gazetede yeni trafik yasası ile ilgili bir haber yayınlandı. Buna göre araç sürücüleri ve yayalara ilişkin AB ile ilgili uyum yasasına göre değişiklikler getirildi. Ancak dikkat ettiğim bir nokta vardı. Bu yasa çerçevesinde motosikletler ile ilgili olarak sadece ehliyet konusunda bir madde vardı. Bunun dışında hiçbir maddeye tanık olamadım. Aklım takıldı. AB ülkelerindeki trafik yasalarında, motosikletler ile ilgili hiç mi madde yoktu acaba?

AB ülkelerinde motosiklet hiç mi kullanılmıyor yada bu araçlar yok sayılıyordu? Birkaç yıl önce EMOK olarak AB üyesi birkaç ülkenin trafik yasalarını, motosikletlerin trafikteki durumlarını araştırmak için incelemiştik. Değişik yasalar vardı. Ancak ulaşılan bir tek nokta vardı ki o da trafikte motosikletlerin ülkemizde olmayan birçok haklarının var olmasıydı.

Buna göre bir motosiklet trafikte, diğer araçlara göre öncelikli geçiş üstünlüğüne sahip. Hız sınırlamalarında en üst düzeydeki bir araç olan otomobillerle aynı hız sınırlamasına sahip. Hatta bazılarında onlardan daha üst sınırı olan ülkeler bile vardı. Tabii ki bu limit uçuk rakamlar değildi ancak, motosiklet ve yolcusunu, diğer araçlardan koruyabilecek kadarıydı. Otoban geçişlerinde ki onlarda köprü olmadığından olsa gerek, alınan ücretler, bir otomobilin yarısı hatta çok daha ileri gidilerek ücret alınmaması yolunda idi. (Örnek Norveç) Ve bunla ilgili daha birçok üstünlük yaratan nitelikler, özel maddeler ile belirtilmiş, motosikletin özendirilmesi yönünde bir çok adımlar atılmış durumda bu ülkelerde. Tabi şimdi düşünmemek elde değil. Acaba bu ülkeler bizden çok mu geri de, ekonomiye, trafiğe duyarlı bu araçları özendirme yolunda, onlara üstünlük sağlayan bu özelliklere sahip kılıyorlar? Peki madem bu ülkeler bizden geri ise niye yıllardır AB’ye girmek için bunca çaba sarf ediyoruz acaba?

Sahip olduğumuz İKİTEKER mail grubunda, bir arkadaşımıza, arkadaşı tarafından yazılmış mailden hatırladıklarımı iletmek istiyorum. Bu arkadaş, motosiklet kullanıcısı değil ancak doktor. Doktor olduğunu belirtmemin sebebi ise, motosikletler ile ilgili aciz düşüncelerinin yüksek tahsil görmüş insanlarda bile ne boyutlarda olduğunu vurgulamak. Arkadaşı ile yapmış olduğu konuşma neticesinde sanırım bu yazıyı yazmış. Diyor ki;

“ Sevgili arkadaşım, siz motosiklet sürücüleri zaten trafikte birçok üstünlüğe sahipsiniz. Aralardan geçiyor, trafikte durmuyorsunuz. Kırmızıda durmuyor, ters yola giriyor ve bunlara istinaden herhangi bir ceza almıyorsunuz. Daha ne istiyorsunuz?”

Sanırım bizden de birçok arkadaşımız, kendimizi tanıtma yolunda bu arkadaşımıza iyi bir örnek teşkil etmedik ki, bu kırmızı ışık, ters yol konusunda arkadaşımızı haklı çıkardık. Ancak doktor arkadaşımızın bilmediği bir şey var ki o da ceza almadığımız yolundaki yanlış düşünceleri. Gereksiz o kadar ceza alıyoruz ki, bunları doktor arkadaşımıza göstersek, bakmaktan sıkılır herhalde.

Peki sorarım size, niye motosiklet kullanıyoruz? Sabah otomobilimle 1,5 – 2 saat trafikte işkence çekmek varken, dur kalk ile litrelerce benzin harcamak varken, diğer araç sürücüleri ile didişip sinir katsayılarımızı yükseltmek ve tüm gün bu stres ile yaşamak varken niye? Niye motosiklete bineriz? Oysa motosiklet ile 20 dakikada işe gitmek, trafik stresini çekmemek, kimse ile didişmemek ki bu arkadaş gibi trafikten sıkılıp otomobili ile bizleri sıkıştırarak, canımızı tehlikeye atanları bile bile niçin motosiklete bineriz? 5-6 litre benzin ile gideceğimiz yere 1-2 litre benzin ile gitmek varken niye otomobil sürücüleri tarafından tehlikeli hale getirilen bu 2 tekerlekli araçlara bineriz? Köprüde, otoyolda otomobil, kamyonet gibi 1000 – 3000 kg arasında ağırlığa sahip araçlar ile aynı ücreti ödediğimiz halde niçin bu stresi yaşarız?

Bizler bu araçlara aşığız. Bizler, gelişmiş ülkelerde özendirilerek yayılması için her türlü çabanın sarf edildiği bu araçların, ülke ekonomisine, zaman tasarrufunun milyarlarca lira olan külfetinin bilincindeyiz. Ancak yeni yasa ile değerli büyüklerimizin bu bilince sahip olamadığına da şahit oluyoruz maalesef.

Geçenlerde Kütahya’dan gelirken Bilecik şehir merkezinden itibaren asfalt diye tabir edilen, ziftin üzerine mıcırların dökülmesinden ibaret olan yolda bir yandan da şiddetli rüzgar, diğer yandan mıcır derken, düşmemek için direnerek yol almaya çalışıyordum. Arkamdaki araç ise dibimden geliyor, kaza ile düşsem, duramayarak üstümden geçecek. Yol verme gibi bir lüksüm yok çünkü zaten dengemi zor kuruyorum. Bu gibi durumlarda motosiklet sürücüleri bilir, ağırlığını öne vererek rüzgara direnmeye çalışır, mıcıra ön tekerleği kaptırmamak için de yüksek devirli gidersin. Bu sayede her iki olumsuzluğu da yenmeye çalışırsın. Arkadaki araçtan da uzak durmak için de ayrı bir çaba. Tabi göstergeye baktığımda hızımın 90 km/h olduğunu da biliyorum ki o sırada radar aracını gördüm. Ancak hızım motosiklet hız limiti için fazla, otomobil hız limiti için ise normal. Sorun olmaz diyerek düşmemek için aynı şekilde devam ettim. Ancak polis arkadaşlar çevirdiler beni. Hızım 91 km/h imiş.Ceza yazacağız dediler. Arkadaşlara anlatmaya çalıştım, bakın arkadan araç dibimden geliyor, yolu görüyorsunuz, mıcırda motosikleti dengede tutmak zor, zaten şiddetli bir rüzgar var, yol verme şansım yok, gazlayıp uzaklaşma gibi bir şansımda yok,. Sadece onun hızında, benim üstüme çıkmamasını sağlayıp, en kısa zamanda bu yoldan kurtulmak amacındaydım dedim. Ama nafile. Ceza yazıldı. Sen motosikletsin ve hızın 70 km/h olmalı. Şeytan dedi ki, al polisi arkana, dön o yolu onla bir daha yap ve anlasın neler çektiğimi. Gerçi o da görevini yapıyor. Yasalarımız bunu öngörüyor ve o uyguluyor.

Buradan seslenmek istiyorum sayın yetkililere, bizleri anlamanız için gelin bir seyahatimizi bizimle yapın. Yollarda ne gibi sorunlar yaşıyoruz yakından şahit olun. O zaman neler yaşadığımızı, hayatımızı bu trafik yasasına motosikletlerin geçiş üstünlüklerini ilave etmemekle, hız limitlerini düzeltmemek ile ne kadar ucuza getirdiğinizi daha iyi anlarsınız. Anlarsınız ki belki yasalarda MOTOSİKLETLERİN GEÇİŞ ÜSTÜNLÜĞÜNÜ, HIZ LİMİTLERİNİN OTOMOBİLLER İLE AYNI OLMASI GEREKTİĞİNİ, YOLLARIMIZA VERDİĞİMİZ ZARARIN, ÖNEMSENMEYECEK KADAR KÜÇÜK OLDUĞUNU VE DOLAYISIYLA KÖPRÜ, OTOYOL GEÇİŞLERİNDE NE ÖDEMEMİZ GEREKTİĞİNİ ANLAYABİLİRSİNİZ. O kadar yok sayılıyoruz ki, OGS almamıza bile karşı çıkılıyor. Neden, niçin kimse bilmiyor ama motosikletler OGS alamaz denilip konu kapatılıyor. Bu ülkede 1.500.000 un üstünde trafiğe kayıtlı motosiklet var.

Gerçi dün okumuş olduğum bir yazı ile nereden nereye geldiğimize daha iyi tanık oldum. Ama kaç sene sürmüş ve bizim kaç sene beklememiz gerektiğini de düşünmek istemiyorum.

Yıl 1994. Motosiklet ile ilgili bir dergide yayınlanmış bir yazı.

Ankara’da, valiliğin vermiş olduğu bir emirle park etmiş onlarca motosiklet toplanıp, polis garajına konmuş. Neden niçin kimse bilmiyor bu emrin sebebini. Motosiklet sürücüleri, dergiye şikayette bulunmuşlar ve bunun duyurulmasını istemişler. Aynı manzaralar, diğer illerde de yaşanmış. Halen nedendir bilinmiyor. Nereden nereye.. Daha yolumuz uzun. Bu maddelerin trafik yasasına ilave edilmesi için bizlerde bu kadar sene bekleyecek miyiz diye düşünmeden de edemiyorum.

Saygılarımla..

Zafer Yangın
EMOK (Enduro Motosiklet Kulübü)
Kurucu üye

Copyright © Endurocu.Com





Bu haberin geldiği yer: Endurocu - Motosiklet ve Enduro Haberleri, Gezi, Kamp
http://www.endurocu.com

Bu haber için adres:
http://www.endurocu.com/modules.php?name=News&file=article&sid=85