Gecenin mi yoksa sabahın mı 4'ü olmuş?
Saatime baktım, artık zaman mevhumundan çok uzaklara dalmışım, uzun zaman olmuş. Öyle bir hal almışım ki, bilgisayarımın sağlığını düşünemez olmuşum. Kapatsam mı yoksa açık mı kalsa diye düşünmeden her geçen gün ekranım açık, her geçen zaman alıştığım zamandan daha da bir o kadar yakın ama bir o kadar da uzak oluvermiş. Zaman ilerledikçe daha fazla ne yapabilirim, daha neler yapamadım, neler yapdım da yanlış yaptım ya da "Niçin" leri düşünmeden daha nerede olmak lazımları düşünmekten kendimi alamamışım ve bilgisayarım hala açık ve hep aynı yerde; o iki tekere ruh verdiğimiz, nefesimiz ve de sosyal hayatlarımız yettiği derecede devam ettiğimiz yerde takılı kalmış.

Hatırlıyorum ki bundan 3 sene önceki heyecanım ile 3 sene sonraki heyecanım, kalp atışım ve yapmak istediklerim ile yapacaklarımın birleşimi ve karmaşası hala aynı. Zaman zaman yıldıranlar çıktığında "Hay lanet olasıcılar" demeye yakın olup da sonra yine aynı kalp atışı ile devam da etsem, ben yaşadığım sürece bu ikiteker ve ikitekerliler adına yapacaklarım da devam edecek.

Bu aralar sıkıştım kaldım diye düşünürken, daha da güçlendiğimi görmek, güçsüzlüğümü büyütmekle boğuşurken de öğretilerimin öğrettiklerimle büyümesiyle öğrenmek beni daha da mutlu ediyor. Gördüklerim göreceklerimin aynası derken atlıyorum yine o derin büyü ile ihtişamımı da alıp bana veren ikitekerime ve yine bir sabah daha doğuyor.

İnanılmaz derecede ailem, çevrem bana dönmüş, annem "ölürüm" derken artık "kaskını takmayı unutma" der olmuş. Babam "asla" derken artık "nasıl gidiyor" der olmuş. Ya ben büyümüşüm ya da ikitekeri hayatıma tam anlamıyla ben olarak ortaya koymuş ve kabul edilenleri oluşturmayı öğrenmişim.

Peki ya hala daha kabul ettiremediklerimiz? Bir yandan kendi bencil yaşamıyla sulara kapılıp giden o ikiteker sevdalılarıyla, bölünmüş kasksız kafasızların yaşamına müdahale bile etmekten kendini bencil sayan 4. kategoridekilere n'olmuş? Peki ya bu 4. kategorilere gel 3'e geçelim diyemeyen 5. ler neden boğulmuş?

Gecenin 4'ü mü olmuş yoksa sabahın mı 4'ü?

Sen ikiteker beni benden alır olmuşsun, beni almış kendi diyarlarına götürür olmuşsun. Rüyamda bile sensiz bir yaşamın sonucunu görür ve kahrolur olmuşum. Peki böyle bir ikilem içinde hala elimiz kolumuz bağlı değilken ve bağlayanlarla boğuşur haldeyken, bizlere böyle neler olmuş? Bütünlüğe ve bütünlük adları takmaya çalışan o güzel insanlara ne olmuş? O çoğullar, bu kadar azınlıkta çoğul gözükmeye çalışan biz can dostları bu hale sokar olmuş..!

Bence sabahın 4'ü olmuş ve ben artık sizlere bunları anlatabilmek için gecenin 4'ünde kalkar olmuşum...!

Umarım bir gün gelir ve hepimiz sabahın 4'ünde ayakta alkışlatırız kendimizi ikiteker kalitemizle....!

Sevgiyle ve saygınızla adanın,


Yazar: Şebnem AYDİNÇ
Tarih: 2008-09-21


Bu Köşe Yazısının yer aldığı yer: Endurocu - Motosiklet ve Enduro Haberleri, Gezi, Kamp
http://www.endurocu.com

Bu Köşe Yazısı için adres:
http://www.endurocu.com/modules.php?name=Kose_Yazilari&op=viewarticle&artid=37